Suyun bağırsak fonksiyonlarını düzene sokma özelliği ile sindirim sistemini rahatlattığına dikkat çeken Beslenme ve Diyet Uzmanı Berrin Yiğit, beslenmenin temel taşı olan suyun, doğru kaynaktan ve yeterli miktarda alındığında yenileyici ve arındırıcı etkisiyle cildi de beslediğini belirtiyor. Bu anlamda özellikle pH değeri 7.4’ün üzerinde olan alkali suların tercih edilmesi gerektiğini vurguluyor.
Hazımsızlık, şişkinlik ve kabızlık toplumumuzda sıklıkla görülen, kişilerin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen ve endişeye neden olan sağlık problemlerinin başında geliyor. Su, vücudu temizleyip güçlendirirken aynı zamanda sindirim sisteminin de rahatlamasını sağlıyor. Bağırsaklarımızın hızlı ya da yavaş çalışmasının önüne geçmek, sağlıklı bir şekilde fonksiyonlarını devam ettirmesini sağlamak için düzenli su alımına dikkat etmeliyiz.
Vücudumuzun yüzde 60’ını oluşturan su, hayatımızın temel kaynağı. Bu sebeple sağlıklı bir yaşam ve güzel bir cilt için öncelikle suyu gerektiği ölçüde tüketmeli ve bu konuda özenli seçimler yapmalıyız. %100 doğal kaynak sularından ihtiyacımıza yönelik seçimlerde bulunmalı, özellikle pH değeri 7.4’ün üzerinde olan alkali suları tercih etmeliyiz. Su başlı başına şifadır fakat bazı ilavelerle daha da faydalı hale getirilebilir. Cilt sağlığını ve elastikiyetini destekleyen Tip 1 ve Tip 3 kolajen içeriği sayesinde sarkma ve kırışıkların önlenmesine yardımcı olan fonksiyonel içecekler, bu anlamda bize ekstra fayda sağlar.
PH 6,5 dan düşük olan sular asidik olup aşındırıcı bir etkiye sahiptir. Buna bağlı olarak şebeke sisteminde ve evlerde metaller üzerinde aşındırıcı etki yapmaktadır. PH 9,5 dan fazla olan suda tat problemi ortaya çıkar ve su sabunumsu bir kayganlık hissi verir. Ayrıca bu suların taş yapma özelliği de bulunmaktadır. pH’ın düşük veya yüksek olması endüstriyel kirlenmeye de bağlıdır. Suyun geçtiği topraklar da pH etkilemektedir.
içilebilir su pH aralığı: 6,5 – 9,5