1. Suyun özelliklerini inceleyen bilim dalına "Hidroloji" denir. Su bilimi ya da hidroloji, suların yerküre üzerindeki dağılımını ve mekanik, fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini inceleyen bilim dalıdır. Yeryüzünde canlıların yaşamını devam ettirmek için suyu kullanmak ve kontrol altına almakDevamını oku

    Suyun özelliklerini inceleyen bilim dalına “Hidroloji” denir.
    Su bilimi ya da hidroloji, suların yerküre üzerindeki dağılımını ve mekanik, fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini inceleyen bilim dalıdır. Yeryüzünde canlıların yaşamını devam ettirmek için suyu kullanmak ve kontrol altına almak istemesi gerektiğinden insanlar tarihin başlangıcından beri su ile ilgilenmişlerdir.

    Suyun özelliklerini tanımaya çalışmış, hareketini yöneten kuramları belirlemiş , oluşturabileceği tehlikeleri önlemeye ve sudan en iyi şekilde yararlanmaya çalışmışlardır. Suyun hareketini inceleyen hidromekanik, bu bilimin teknikteki uygulamasına da hidrolik denir. Hidroloji veya su bilimi ise suyun dünyadaki dağılımını ve özelliklerini inceler.

    Hidrolojinin en geniş tanımı, 1962 senesinde A.B.D. Bilim ve Teknoloji Federal Konseyi Bilimsel Hidroloji Komisyonu tarafından önerilmiştir ve önerdikleri tanım ise: “Hidroloji, yerküresinde (yani yeryüzünde, yer altında ve atmosferde) suyun çevrimini, dağılımını, fiziksel ve kimyasal özelliklerini, çevreyle ve canlılarla karşılıklı ilişkilerini inceleyen temel ve uygulamalı bir bilimdir”. ( Alıntı ) Bu tanımıyla hidroloji diğer birçok bilimlerin alanlarına da görülmektedir. Matematik, fizik ve kimya gibi bilimlerle çok yakın bir ilişki içindedir.

    Atmosferdeki su ile daha çok meteorolojinin, denizlerdeki su ile oşinografinin, yerin derinliklerindeki su ile de hidrojeolojinin uğraştığı söylenebilir. Su öyle kapsamlı bir elementtir ki insanoğlunun var olduğu günden beri bilim adamları su ile ilgili pek çok araştırma yapmışlardır. Su yeryüzünün neredeyse tamamını kapsamaktadır.

    Daha az gör
  2. Bu cevap düzenlendi.

    Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ), ülkemizdeki bütün su kaynaklarının plânlanması, geliştirilmesi ve işletilmesinden sorumlu, kamu tüzel kişiliğine sahip özel bütçeli yatırımcı bir kuruluştur. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü çalışmalarını, 04/07/2011 tarih ve 27984 sayılı Resmi Gazete’de yayımDevamını oku

    Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ), ülkemizdeki bütün su kaynaklarının plânlanması, geliştirilmesi ve işletilmesinden sorumlu, kamu tüzel kişiliğine sahip özel bütçeli yatırımcı bir kuruluştur.
    Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü çalışmalarını, 04/07/2011 tarih ve 27984 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 645 sayılı KHK ile faaliyetlerini Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na bağlı olarak yürütmektedir. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 6200 Sayılı Kanun’la 18 Aralık 1953 tarihinde kurulmuş ve 1954 yılında teşkilatlanmıştır.

    DSİ, bir kamu kuruluşu olarak kendine verilen; taşkın koruma, sulu ziraati yaygınlaştırma, hidroelektrik enerji üretme ve büyük şehirlere içme suyu temini yanı sıra belediye teşkilâtı olan yerleşim yerlerine de içme, kullanma ve endüstri suyu temini gayelerini etkin bir şekilde yerine getirebilmesi bakımından, söz konusu dört maksadın ortak noktası olan baraj çalışmaları konusunda öncelikli faaliyetlerini sürdürmektedir.

    DSİ faaliyetlerini; 6200, 167 ve 1053 Sayılı Kanunlara göre yürütür. Bu kanunlar aşağıda özetlenmiştir: 28/02/1954 tarih ve 6200 Sayılı Teşkilât ve Vazifeler Hakkındaki Kanun ile;

    • Baraj inşa etmek,
    • Taşkın kontrol yapılarını inşa etmek,
    • Sulama tesisleri inşa etmek,
    • Nehirleri ve bataklıkları ıslah etmek,
    • Hidroelektrik enerji üretmek,
    • Yukarıdaki işlerle ilgili her türlü etüdü yapmak, proje geliştirmek ve inşaatlarını yapmak,
    • Yukarıda anılan tesislerin işletme, bakım ve onarımını yapmak,

    16/12/1960 tarih ve 167 sayılı Yeraltı suları hakkında Kanun ile;

    • Yeraltı suyu etüt ve araştırmaları için kuyu açmak veya açtırmak,
    • Yeraltı suyu tahsisi yapmak,
    • Yeraltı sularının korunması ve tescili,
    • Arama, kullanma ve ıslah-tadil belgesi vermek,

    03/07/1968 tarih ve 1053 Sayılı Ankara, İstanbul ve Nüfusu 100 000’den Büyük şehirlere içme Suyu Temini Hakkında Kanun ile;

    • Baraj ve isale hattı,
    • Su tasfiye tesisi inşaatları,
    • Su depoları yapmak, görevleri DSİ’ye verilmiş iken, 18/04/2007 tarih ve 5625 sayılı Kanun ile 1053 sayılı kanunun
    10. maddesinin değişmesi neticesinde nüfus kriteri kaldırılarak Belediye teşkilatı olan tüm yerleşim yerlerinin içme kullanma ve endüstri suyu ve gerekmesi halinde atık su tesislerinin yapımında DSİ yetkili kılınmış olup 1053 sayılı Kanunun adı da “Belediye Teşkilâtı Olan Yerleşim Yerlerine İçme, Kullanma ve Endüstri Suyu Temini Hakkında Kanun” olarak değiştirilmiştir.

    İlaveten, 2 Kasım 2011 Tarihli ve 28103 Sayılı Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlanarak yürürlüğe giren 662 sayılı KHK ile DSİ yeniden yapılandırılmıştır. Mevcut görevlerine ilave olarak, verilen görevlerden bazıları aşağıdadır.

    • Kullanılmış suları tekrar kazanmak maksadıyla gerekli tesisleri yapmak veya yaptırmak,
    • İşletmeye açılan hidroelektrik santrallerin su kullanım hakkı anlaşmalarına uygun olarak işletilip işletilmediğini kontrol etmek, bunlarla ilgili her türlü hesap ve tahsilât işlemlerini yapmak,
    • Sınır aşan ve sınır oluşturan sular konusunda görev alanı ile ilgili çalışmalar yapmak,
    • Yerüstü ve yeraltı sularını kalite yönünden izlemek, atık sular sebebiyle yerüstü ve yeraltı sularının kirlenmesinin tespiti hâlinde durumu Orman ve Su İşleri Bakanlığına bildirmek.

    Yeraltı suları Kanunu, Medeni Kanunun 756. Maddesi ve 167 sayılı Yeraltı suyu Kanununa (1960) göre yeraltı suları kamu suyudur ve devletin yönetimi ve sahipliğindedir.

    Kaynaklar, arazinin bütünleyici parçası olup, bunların mülkiyeti ancak kaynaklandıkları arazinin mülkiyeti ile birlik de kazanılabilir. Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak, onun altındaki yeraltı sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz. Arazi maliklerinin yeraltı sularından yararlanma biçimi ve ölçüsüne ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır.

    Yeraltı sularıyla ilgili tüm araştırma, yararlanma, koruma ve kayıt işlemleri bu kanun hükümlerine tabidir. Bu Kanun mülkiyet haklarını kamu alanı kapsamına almıştır. Kullanım hakkı başvuru sonrası verilebilecek lisansa bağlıdır (akiferin emniyetli beslenme limiti çerçevesinde) ve kullanım hakkı satılamaz veya devredilemez. Devlet Su İşleri lisansları verir, kirliliği izler ancak yeraltı suyunun kirliliğinin kontrolü DSİ’nin yetki alanında değildir.

    Takip eden dönemde, 3202 sayılı yasa ile kurulan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü (KHGM) ve 2560 sayılı yasa ile kurulan İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) de 167 sayılı Yeraltı suları Kanunun kapsadığı alanlarda faaliyet göstermişlerdir. Bu durum idari duplikasyonlara ve bunun sonucu olarak da yer altı sularının yeterince korunamamasına sebep olmuştur.

    7.6.2011 tarihli ve 27957 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “DSİ Yer altı suyu Ölçüm Sistemleri Yönetmeliği” ile 167 sayılı Kanuna uygun olarak verilmiş kullanma belgesine istinaden yeraltı suyu kuyusu, galeri, tünel ve benzerlerinden çekilen ve çekilecek olan yeraltı suyu miktarının, ölçüm sistemleri ile ölçülerek kontrol altına alınması ve kullanılacak ölçüm sistemlerinin tespiti amaçlanmıştır.

    7 Nisan 2012 tarih ve 28257 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Yeraltı Sularının Kirlenmeye ve Bozulmaya Karşı Korunması Hakkında Yönetmelik” ile de iyi durumda olan yeraltı sularının mevcut durumunun korunması, yeraltı sularının kirlenmesinin ve bozulmasının önlenmesi ve bu suların iyileştirilmesi için gerekli esaslar belirlenmiştir.

    Daha az gör
  3. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Ülkemizde su yönetimi ile ilgili görevlerde koordinasyon sağlamak ve özellikle planlama ve politika belirleme ile ilgili görevleri tek elden yerine getirmek ve suyun yönetimini sağlamak üzere; Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na bağlı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, 4 Temmuz 2Devamını oku

    Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Ülkemizde su yönetimi ile ilgili görevlerde koordinasyon sağlamak ve özellikle planlama ve politika belirleme ile ilgili görevleri tek elden yerine getirmek ve suyun yönetimini sağlamak üzere; Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na bağlı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, 4 Temmuz 2011 Tarihli ve 27984 (1.Mükerrer) Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 645 sayılı KHK ile kurulmuştur. Söz konusu KHK ile Su Yönetimi Genel Müdürlüğüne su kaynaklarının korunması ile ilgili olarak;

    • Su kaynaklarının korunması, iyileştirilmesi ve kullanılmasına ilişkin politikaları belirlemek,
    • Su yönetiminin ulusal ve uluslararası düzeyde koordinasyonunu sağlamak,
    • Su kaynaklarının kıyı suları dahil olmak üzere koruma-kullanma dengesi gözetilerek, sucul çevrenin ekolojik ve kimyasal kalitesinin korunması ve geliştirilmesini sağlamak maksadıyla havza bazında nehir havza yönetim plânları hazırlamak, hazırlatmak,
    • Kurak dönem yönetim stratejilerini belirlemek
    • bütüncül nehir havzaları yönetimi ile ilgili mevzuat çalışmalarını yürütmek,
    • Su verimliği konusunda çalışmalar yapmak, Atık suların geri kullanımı, kayıp kaçakların kontrolü, su tasarrufu konularında hedef ve politikaları oluşturmak
    • Havza bazında kirliliğin önlenmesi ile ilgili tedbirleri ilgili kurum ve kuruluşlarla birlikte belirlemek, değerlendirmek, güncellemek ve uygulamaların takibini yapmak,
    • Yerüstü ve yeraltı sularının kalite ve miktarının korunmasına yönelik hedef, ilke ve alıcı ortam standartlarını ilgili kurum ve kuruluşlarla birlikte belirlemek,
    • Su kirliliği açısından hassas alanları ve nitrata duyarlı hassas alanları tespit etmek ve izlemek,
    • Taşkın Yönetim Planlarını Hazırlamak
    • Su bilgi sistemini kurmak
    • Ulusal izleme ağını kurmak ve İzleme programlarını hazırlamak görevleri verilmiştir.

    Su kaynaklarının bütüncül havza yönetimi anlayışı çerçevesinde; 20 Mart 2012 tarih ve 28239 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 2012/17 sayılı Başbakanlık Genelgesi uyarınca; su kaynaklarının bütüncül havza yönetimi anlayışı çerçevesinde korunması için gereken tedbirleri belirlemek, etkili bir su yönetimi için sektörler arası koordinasyonu, işbirliğini ve su yatırımlarının hızlandırılmasını sağlamak, ulusal ve uluslararası belgelerde yer alan hedeflerin gerçekleştirilmesi için strateji, plan ve politika geliştirmek, havza planlarında kamu kurum ve kuruluşlarınca yerine getirilmesi gereken hususların uygulanmasını değerlendirmek, üst düzeyde koordinasyonu ve işbirliğini sağlamak üzere Su Yönetimi Koordinasyon Kurulu (SYKK) kurulmuştur.

    Ülkemizde toplumun yeterli miktarda ve uygun kalitede suya erişim hakkını esas alarak, su kaynaklarının ve sucul hayatın sürdürülebilir şekilde korunması, kullanılması, iyileştirilmesi, geliştirilmesi, su ile ilgili bilgilerin toplanması, izlenmesi, havza bazında etüt ve planlamalarının yapılması, kullanım önceliklerinin belirlenerek tahsislerinin tek merciden yapılması, su yönetiminde etkinlik ve katılımın geliştirilmesine yönelik, usul ve esasların düzenlenmesi maksadıyla Su Kanunu Tasarısı hazırlık çalışması Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından yapılmaktadır.

    Daha az gör
  4. İyon Nedir

    İyon: Suda çözünürken elektron almış veya elektron vermiş tabii bir mineral. Örnek, sofra tuzu (NaCl) suda çözündüğünde (Na +) ve (Cl -) iyonları oluşur. İyon elektron almış veya vermiş ve nötr olmayan atom gruplarına verilen isimdir. Atomlar genellikle kararsız yapılarından kurtulabilmek için elektDevamını oku

    İyon: Suda çözünürken elektron almış veya elektron vermiş tabii bir mineral. Örnek, sofra tuzu (NaCl) suda çözündüğünde (Na +) ve (Cl -) iyonları oluşur.

    İyon elektron almış veya vermiş ve nötr olmayan atom gruplarına verilen isimdir. Atomlar genellikle kararsız yapılarından kurtulabilmek için elektron verme veya eksik olan elektronları alma işlemlerini gerçekleştirirler. Bu durumda atomlar nötr durumdayken iyon yapısına geçmiş olurlar. Kısaca nötr durumda olan bir atomun elektron alıp verme durumunda nötr durumdan çıkması durumuna iyon adı verilmektedir.

    Nötr durumda olan bir atomun elektron ve proton sayıları eşittir. Bu eşitsizliğin bozulması durumunda proton verilip alınamayacağı için elektronların hareketleri ile bozulmaktadır. Bu durumda nötr durumda olan bir atomun elektron alması durumunda elektron sayısı ile proton sayısı eşitliği bozulur. Bu sebeple bu atom artık atom değildir. İyon haline dönüşmüştür.
    İnsan sağlığı açısından iyonların insan sağlığına olumlu veya olumsuz etkileri bulunur. Bazı kaynaklarda negatif iyon oranının yükselmesi durumunda insanların kalp ve damar sağlığını olumsuz etkilediği belirtilmiştir.

    İyon Ne İşe Yarar?

    İyon günlük hayatta kullandığımız birçok üründe bulunmaktadır. Özellikle saç kurutma makinelerinde kullanılmaktadır. Saç kurutma makineleri buna örnek olabilir. Standart saç kurutma makinelerinin insan sağlığına etki bulunur. Bu nedenle iyon saç kurutma makineleri bulunur. Bu makineler standart makinelere oranla daha az zararı bulunmaktadır. İyon özellikli saç kurutma makineleri sağlık açısından daha güvenlidir.

    İyonun Kimyasal Türü Yapısı ve Özellikleri

    Bir atom elektron almış veya vermiş ise o atom iyona dönüşür. Bunun sebebi eksi yüklü elektron sayısı ile artı yüklü elektron sayısında denge kalkmıştır. İyonun 3 farklı çeşidi bulunmaktadır. Bunlar pozitif yüklü iyon diğer adı ile katyon, ikincisi negatif yüklü iyon, diğer adı ile anyon, son olarak ise çok atomlu iyonlardır. İyonların yapısı ve özellikleri şu şekilde açıklanmaktadır:

    – + ve – yüklü gruplara denir.
    – Elektron verir ise + yüklü iyon oluşmaktadır. Elektron alır ise – yüklü iyon oluşmaktadır.
    – X atomu için gösterilir.
    – Buradan nötron ile proton sayıları bulunabilir.

    Daha az gör
  5. İçme sularına dezenfeksiyon amacıyla klorlama işlemi uygulandığında, klor doğal organik maddelerle reaksiyona girerek trihalometan (THM) oluşur.

    İçme sularına dezenfeksiyon amacıyla klorlama işlemi uygulandığında, klor doğal organik maddelerle reaksiyona girerek trihalometan (THM) oluşur.

    Daha az gör
  6. Bu cevap düzenlendi.

    İçme sularında kullanılan DOM kısaltması "Doğal Organik Madde" kelimelerinin kısaltmasıdır. Doğal sular, jeosfer, biyosfer ve hidrolojik döngü arasındaki etkileşimin sonucu olarak doğal organik madde (DOM) içerirler. İçme sularına dezenfeksiyon amacıyla klorlama işlemi uygulandığında, klor doğal orgDevamını oku

    İçme sularında kullanılan DOM kısaltması “Doğal Organik Madde” kelimelerinin kısaltmasıdır.

    Doğal sular, jeosfer, biyosfer ve hidrolojik döngü arasındaki etkileşimin sonucu olarak doğal organik madde (DOM) içerirler. İçme sularına dezenfeksiyon amacıyla klorlama işlemi uygulandığında, klor doğal organik maddelerle reaksiyona girerek trihalometan (THM) ve haloasetikasit (HAA) gibi kanserojen olduğu ve insan sağlığına zarar verdiği bilinen çeşitli dezenfeksiyon yan ürünlerini (DYÜ) oluştur.

    Bunlar arasında en tehlikeli ve en yaygın olanlar THM’lerdir. İçme sularındaki THM’ler birçok ülkede potansiyel sağlık etkileri nedeniyle denetim altına alınmıştır. Doğal sularda bulunan organik maddelerin yol açtığı problemlerin ortaya çıkmasıyla, bu maddelerin giderimi ne yönelik proseslerin geliştirilmesi de kaçınılmaz olmuştur. İçme sularında organik madde giderimin de kullanılan yöntemler arasında koagülasyon, aktif karbon adsorpsiyonu, ozonlama, MIEX reçine ile giderim ve membran filtrasyon gibi teknolojiler etkili olmakta ve kullanım alanları yaygınlaşmaktadır.

    DOM

    Tüm yüzeysel ve yeraltı sularında hatta yağmur suyunda bile bulunan, doğal organik maddeler, kompleks biyotik ve abiyotik reaksiyonlar sonucu oluşur. DOM, makro moleküllü hümik maddeler, küçük molekül ağırlıklı hidrofilik asitler, proteinler, yağlar, karboksilik asitler, amino asitler, karbonhidratlar ve hidrokarbonlar gibi organik maddeleri içeren heterojen bir karışımdır (Aiken ve Cotsaris, 1995).

    Yüzeysel sularda bulunan organik maddeler bitkisel, toprak, evsel ya da endüstriyel kökenlidir. Doğal olarak meydana gelen kararlı toprak organik maddesi genellikle humik madde olarak bilinmekte ve toprak organik maddesinin yaklaşık %35- 65’ini oluşturmaktadır. Bu oran renkli yüzeysel sularda %80’lere kadar çıkabilmektedir.

    Doğal organik madde (DOM) farklı büyüklükte ve farklı fonksiyonel gruplara sahip organik moleküllerin karışımından meydana gelmektedir (Teksoy, 2006). DOM’un bileşimi ve fizikokimyasal karakteri hem zaman hem de konum açısından çok çeşitlilik gösterebilir. DOM’un doğal sularda en çok bulunan bileşeni çözünmüş organik maddedir (ÇOM).

    DOM’un fizikokimyasal bileşimi su ortamında meydana gelen bazı biyojeokimyasal süreçlerden etkilenir. Örneğin, karbonun alg ve sudaki bitkiler tarafından tutulması, organik maddelerin biyolojik olarak bozunması ve dönüşümü, sıvı ve katı fazlar arasındaki dağılım, ışığı kullanarak bozunma (fotodegredasyon) ve oksidasyon gibi süreçler etkilidir.

    Bunlara ilaveten, toprak ve bitki kalıntılarındaki organik maddelerin yağmur ve yüzeysel akış ile taşınımı, sedimentten difüzyon ve canlı veya çürümüş bitkiler de doğal sulardaki organik madde içeriğine katkıda bulunurlar.

    DOM’un biyolojik olarak parçalanabilen kısmı organizmaların büyüme ihtiyaçları için hızla tüketildiğinden, su ortamında bulunan DOM’ların çoğu daha ziyade farklı kaynaklı kararlı bileşenlerden oluşmaktadır. Ancak, mikrobiyal prosesler ve fotokimyasal reaksiyonlar gibi bazı mekanizmalar da yavaş olsa da DOM’un kimyasal reaktivitesi ve yapısı değişebilir.

    DOM’ların varlığı, doğada ve mühendislik sistemlerindeki su kalitesi üzerinde önemli etkilere sahiptir. DOM’ların proton alıcı ve/veya verici olması, pH tamponlayıcı olması, kirleticilerin bozunması ve taşınımları üzerindeki etkileri, çökelme reaksiyonları ve minerallerin çözünmesinde yer almasından dolayı, su sistemlerindeki jeokimyasal reaksiyonlar DOM’lar tarafından kontrol edilir.

    DOM’lar, yüzeysel sularda ışık bölgesinin derinliğini kontrol eder, besin maddelerinin biyolojik kullanılabilirliğini etkiler ve mikrobiyal büyüme için karbon kaynağı sağlar. DOM’lar, karbonhidratlar ve proteinler gibi önemli mikrobiyal substratları da yapılarına bağlayabilir.

    DOM’lar, hidrofobik organiklerin (örn., pestisitler), metallerin (örn., kurşun, kadmiyum, bakır ve civa), radyonükleoitlerin (örn., plutonyum ve uranyum) hareketini ve taşınımını artırırlar. Böylece, su ortamında hemen hemen hareketsiz kabul edilen bu kimyasallar, yapı ve aktivite ilişkileri kullanılarak tahmin edilen mesafelerden daha uzaklara taşınabilir.

    Ayrıca, DOM ile kompleks oluşturduktan sonra bu kimyasalların biyolojik kullanılabilirlikleri ve jeokimyasal dönüşümleri de değişebilir (Aiken ve Cotsaris, 1995).

    Daha az gör
  7. membran filtre girişine su geliyor ve membranın hem atık hem de temiz su bölümünden su çıkmıyor ise öncelikle membran atık su kısmına bağlı flow atık kısıcıyı sökün ve tekrar bakın hala atık su gelmiyor ise membran filtresi kireçten kaynaklı tıkanmıştır bu yüzden gelmez yeni membran takarak sorunu çDevamını oku

    membran filtre girişine su geliyor ve membranın hem atık hem de temiz su bölümünden su çıkmıyor ise öncelikle membran atık su kısmına bağlı flow atık kısıcıyı sökün ve tekrar bakın hala atık su gelmiyor ise membran filtresi kireçten kaynaklı tıkanmıştır bu yüzden gelmez yeni membran takarak sorunu çözebilirsiniz. atık su çıkış flow parçası tıkalı ise yine bunun tıkalı olmasından kaynaklı membran zarar görür ve kullanılmaz hale gelir böyle bir durumda flow ve membran değişimi yapınız düzelir.

    Daha az gör
  8. arıtma cihazlarında zehirlenme olmaz ama bakterilerden kaynaklı zarar görebilirsiniz. suyun siyah akması normalde ilk kullanımda olan bir durumdur bazen de ilk kullanımdan sonra 1-2 gün sonra tekrar su siyah gibi akabilir bunun nedeni ilk kullanım talimatlarına uymadığınızda çıkar yada kullanılan soDevamını oku

    arıtma cihazlarında zehirlenme olmaz ama bakterilerden kaynaklı zarar görebilirsiniz. suyun siyah akması normalde ilk kullanımda olan bir durumdur bazen de ilk kullanımdan sonra 1-2 gün sonra tekrar su siyah gibi akabilir bunun nedeni ilk kullanım talimatlarına uymadığınızda çıkar yada kullanılan son tat filtresinin kalitesiz olmasından yada filtre fabrikasyon hatalı olması veya kargo taşıma esnasında hasır almasından kaynaklı olabilir.

    Devamlı ara ara örneğin 3-5 gün aradan sonrada siyah su geliyor ise tatlandırıcı filtrenizi değiştirin düzelir. ilk arıtma cihazını kullanmadan önce ortalama 4-5 defa su tankını boşaltın sonra kullanmaya başlayın. bu işlemi membran ve tatlandırıcı filtre değişimi yapıldığında da tekrar yapınız.

    Daha az gör
  9. 10 günde bir membranın bozulması atık su giderinin tıkalı olduğunu gösteri cihazdan atık su çıkıyor mu kontrol edin atık su atmıyor ise flow tıkalıdır yenisiyle değişim yaparsanız düzelir. Flow tıkalı değil ve atık su atıyor ise çek valf de sorun vardır çekvalf membran filtrenin temiz su çıkış hattıDevamını oku

    10 günde bir membranın bozulması atık su giderinin tıkalı olduğunu gösteri cihazdan atık su çıkıyor mu kontrol edin atık su atmıyor ise flow tıkalıdır yenisiyle değişim yaparsanız düzelir. Flow tıkalı değil ve atık su atıyor ise çek valf de sorun vardır çekvalf membran filtrenin temiz su çıkış hattında dirsek şeklindedir yada boru tiplidir. çek valf kesmiyorsa tank dolduğunda kendini cihaz devamlı devrede olduğu için membrana zarar verir genelde çek valf arızası olduğunda membranı 1-2 ayda bozar 10 günde bozmaması gerekli normal şartlarda.

    Daha az gör
  10. Arıtma cihazının 1/18 atık su vermesi normal değil şebeke suyu basıncınız düşük olabilir yada cihaza gelen su basıncı çok yüksektir shut-off valf basıncı dengeleyemez normalde litreye en fazla 7 litre tar ortalaması ise 1 litreye 3 litredir. cihaz pompalı modelmiş o zaman şebeke suyu basıncının düşüDevamını oku

    Arıtma cihazının 1/18 atık su vermesi normal değil şebeke suyu basıncınız düşük olabilir yada cihaza gelen su basıncı çok yüksektir shut-off valf basıncı dengeleyemez normalde litreye en fazla 7 litre tar ortalaması ise 1 litreye 3 litredir. cihaz pompalı modelmiş o zaman şebeke suyu basıncının düşüklüğü önemli değil.
    çek valf shut-off valf bunları kontrol edin membran filtrenin üretildiği su miktarına bakınız örneğin tank vanasını kapatın atık suyu bir kaba arıtılmış suyu bir kaba alın ve ölçüm yapın arada ne kadar fark var 1 e 7 den fazlaysa sorun vardır membran filtreyi değişim yaptığınızda normale dönmesi gerekli

    Daha az gör