IPCC 2. Çalışma Grubu 5. Değerlendirme Raporu Sözlüğü (IPCC WGII AR5 Glossary)
Soru sormak, insanların sorularını yanıtlamak ve diğer insanlarla bağlantı kurmak için sosyal sorularımıza ve Cevap Motorumuza kaydolun.
Soru sormak ve insanların sorularını yanıtlamak ve diğer insanlarla bağlantı kurmak için Su Arıtma Sorular & Cevaplar Motorumuza giriş yapın.
Şifreni mi unuttun? Lütfen e-mail adresinizi giriniz. Bir bağlantı alacaksınız ve e-posta yoluyla yeni bir şifre oluşturacaksınız.
Lütfen bu sorunun neden bildirilmesi gerektiğini düşündüğünüzü kısaca açıklayın.
Lütfen bu cevabın neden bildirilmesi gerektiğini kısaca açıklayın.
Lütfen bu kullanıcının neden şikayet edilmesi gerektiğini düşündüğünüzü kısaca açıklayın.
Fırtına Dalgası (Storm Surge) : Aşırı meteorolojik şartlar( düşük atmosfer basıncı ve/ veya kuvvetli rüzgârlar) sebebi ile belli bir lokasyonda deniz seviyesinde yaşanan geçici yükselme. Fırtına dalgası; sadece gel git varyasyonlarından beklenen değerin belli bir zaman ve yerde aşılması olarak tanımlanabilir.
Geri Dönüş Değeri / Dönemi (Return Value/Period) : Sabit iklimde, herhangi bir değişkenin geri dönüş değeri; geri dönüş periyodu, T, uzun vadede ortalama yılda bir kere ulaşılacak ya da geçilecek değer olarak tanımlanır ve buna göre herhangi bir yılda geri dönüş değerine ulaşılması ve geçilmesi olasılığı 1/T’dir.
Gıda Güvenliği (Food security) : Normal bir büyüme, gelişme ile aktif ve sağlıklı bir yaşam için insanların yeterli miktarda güvenli ve besleyici gıdaya güvenli bir şekilde ulaşabildikleri durumdur. Gıda güvensizliği, gıda yokluğundan, satın alma gücü yetersizliğinden, uygun olmayan dağıtımdan veya hane seviyesinde gıda kullanımı yetersizliğinden kaynaklanabilmektedir.
Gıda Sistemi (Food system) : Gıda sistemi; üretme, işleme, dağıtım ve satış sürecindeki etmenler, elementler ve aktivitelerin tamamıdır. Bir gıda sistemi, insan, kimyasal ve biyolojik girdiler ve insanlar tarafından tüketimin de içinde bulunduğu gıda üretim sistemindeki birincil gıda üretim temeline dayanır. Diğer aşamalar işleme, dağıtım ve gıdanın pazarlamasını içermektedir. Gıda sistemi aynı zamanda gıdanın ayrışması ve tüm aşamalardaki gıda ürünlerini de hesaba katmaktadır. Gıda güvenliği veya bunun eksikliği bütün gıda sistemindeki gidişattan elde edilen bir sonuçtur. Bir gıda üretim sistemi, insan ve hayvanlar tarafından tüketilecek yemek ve yemin üretilmesini sağlayan arazileri ve süreçleri de kapsamaktadır.
Hint Okyanusu Dipolü (Indian Ocean Dipole – IOD) : Hint Okyanusu deniz yüzeyi sıcaklığındaki yıl içindeki büyük ölçekli değişkenliktir. Bu rejim tropikal deniz yüzeyi sıcaklığının bölgesel gradyanıyla oluşmaktadır ve ekstrem bir fazda ekvatordaki anormal doğu rüzgarları ile birleşerek sonbahar kuzeyde Sumatra’da soğuma ve batıda Somali’de ısınmaya neden olmaktadır.
Hissedilir Isı Akışı (Sensible Heat Flux) : Yer enerji bütçesinin bir bileşeni olarak, suyun değişim aşamasıyla bağlantısız olarak, yeryüzünden atmosfere doğru olan ısı akısını belirtmek için kullanılan terim.
Isı dalgası (Heat wave) : Anormal ve rahatsız edici sıcak havanın görüldüğü dönemdir.
Işınımsal Zorlama (Radiative forcing) : Net ışınımsal zorlamadaki değişim, iklim değişikliğinin harici sürücülerindeki değişim nedeniyle tropopozdaki ışık etkisinin (W/m2 olarak ifade edilmiştir) aşağı yukarı hareketliliğinden etkilenmektedir. Örneğin, karbondioksit veya güneş çıktılarının konsantrasyonundaki değişiklik gibi. Bazen iç sürücülerdeki zorlamalar iklim değişikliğinin sonucu olmalarına rağmen hala kabul edilmektedirler, örneğin aerosol veya paleo iklimlerdeki sera gazı değişiklikleri gibi. Geleneksel ışınımsal zorlama tüm troposferik değerler sabit tutularak, onların bozulmamış değerleri ile stratosferik sıcaklıklar için izin verildikten sonra hesaplanır, eğer bozulmuş ise dinamik-ışınım dengesini yeniden ayarlamak içindir. Eğer stratosfer sıcaklığında bir değişiklik muhasebeleştirilmediyse ışınımsal zorlama anlık olarak adlandırılır. Işınımsal zorlama bir kez hızlı ayarlamalar ile muhasebeleştirilse, zorlama ayarı olarak adlandırılır. Bu raporun amaçları için, ışınımsal zorlama ayrıca 1750 yılı itibariyle değişim göreceli olarak tanımlanır, aksi belirtilmediği sürece, küresel ve yıllık ortalama değeri belirtir. Radyatif zorlama, bulut ışınım zorlaması ile karıştırılmamalıdır. Benzer bir terminoloji atmosferin üstündeki radyasyonunun üzerindeki bulutların etkisi için de söylenebilir.
İklim (Climate) : Genel kabul gören ifadeyle iklim, ortalama hava olarak, daha bilimsel bir ifadeyle, aylık periyottan binlerce ya da milyonlarca yıllık periyoda kadar değişen aralıklarda sıcaklık ve yağış gibi değişkenlerin ortalamalarının ya da değişkenliğinin istatistiksel tanımlaması olarak tanımlanmaktadır. Bu değişkenlerin ortalamaları için WMO tarafından tanımlanan genel periyot 30 yıldır. İlgili değişkenler en çok, sıcaklık, yağış ve rüzgar gibi yüzey değişkenleridir. 143 Daha geniş anlamda iklim, istatiksel tanımlamaları da içerecek şekilde iklim sisteminin durumudur.
İklim Çeşitliliği Modları (Modes of Climate Variability) : Özellikle mevsimsel ve daha uzun zaman ölçeklerinde iklim sisteminin doğal çeşitliliği, atmosferik sirkülasyonun dinamik karakteristikleri ve kara ve okyanus yüzeylerinin etkileşimleri ile çoğunlukla öncelikli uzamsal düzenlerle ve zaman ölçekleriyle gerçekleşmektedir. Bu düzenler genellikle rejimler, modlar veya tele bağlantılar olarak adlandırılmaktadır. Örnekleri: Kuzey Atlantik Salınımı, Pasifik-Kuzey Amerika Rejimi, El Niño-Güney Salınımları, Kuzey Yıllık Modu (Arktik Salınım) ve Güney Yıllık Modu (Antarktik Salınımı).
İklim Değişikliği (Climate Change) : İklim değişikliği, ortalamalardaki değişikliklerle ve/ veya iklimin özelliklerindeki değişkenlik (örneğin istatistiksel testler kullanılarak) ile tanımlanabilen ve birkaç on yıllık ya da daha uzun periyotlarda bahsi geçen değişikliğin görülebildiği, “iklimin durumundaki değişiklik” olarak adlandırılmaktadır. İklim değişikliği, doğal içsel süreçler ya da güneş döngülerindeki geçişler, volkanik patlamalar, insan kaynaklı arazi kullanım değişiklikleri ya da atmosferin kompozisyonunun değişmesi gibi dış kaynaklı zorlayıcılar nedeniyle meydana gelebilmektedir. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Sözleşmesi göz önüne alınırsa, 1. paragrafta iklim değişikliğini: “ karşılaştırılabilir zaman periyotları süresince doğal iklimde gözlemlenen doğal iklim değişkenliğine ek olarak, doğrudan ya da dolaylı olarak insan aktiviteleri sonucu küresel atmosfer birleşiminde oluşan değişimler” olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımlamayla UNFCCC, atmosferik kompozisyonu değiştiren insan aktivitelerinin neden olduğu iklim değişikliği ile doğal nedenlerle oluşan iklim değişkenliği arasındaki farkı ortaya koymuştur.
İklim Değişikliği Etki Değerlendirmesi (Climate Change Impact Assessment) : Doğal sistemler ve insan sistemleri üzerinde iklim değişikliğini etkilerinin mali ve/veya mali olmayan açıdan belirlenmesi ve değerlendirilmesidir.
İklim Değişikliği İçin Azaltım (Mitigation of Climate Change) : Sera gazlarını azaltmak veya sera gazı yutaklarını artırmak için insanlar tarafından yapılan müdahaledir.
İklim Değişikliği Taahüdü (Antlaşması) : Okyanuslardaki termal durağanlık/atalet ve arazi yüzeyi ile kriyosferdeki yavaş süreçler nedeniyle, bugünün değerleriyle atmosferik kompozisyon sabitlense bile iklim değişmeye devam edecektir. Atmosfer kompozisyonundaki geçmiş değişiklikler, radyatif dengesizlik devam ettiği ve iklim sisteminin tüm bileşenleri yeni duruma ayak uydurana kadar, kararlı bir iklim değişikliğine öncülük etmektedir. Atmosfer kompozisyonun sürekli olması sonrasında, sıcaklıktaki daha yüksek değişimler kararlı ve sürekli sıcaklık kompozisyonu ya da basitçe kararlı ısınma ya da ısınma kararlılığı olarak adlandırılmaktadır. İklim değişikliği antlaşma, hidrolojik döngüdeki, deniz seviyesi değişimlerindeki ve ekstrem havadaki gibi diğer gelecek değişimleri de kapsamaktadır. Sürekli emisyon kararlılığı, antropojenik emisyonların devamlı olmasından kaynaklanan ve emisyonların sıfır olduğu varsayımındaki kararlı iklim değişikliğidir.
İklim Değişkenliği (Climate Variability) : İklim değişkenliği, tek bir hava olayının ötesinde bütün zamansal ve mekansal ölçeklerde iklimin ortalama durumdaki ve diğer istatistiklerdeki (standart sapma, ekstremlerin oluşması vb.) değişimler olarak tanımlanır. Değişkenlik, iklim sistemi içindeki doğal içsel süreçler (içsel değişkenlik), doğal ya da insan kaynaklı dışsal zorlamalardaki değişimler sebebiyle oluşur (dışsal değişkenlik).
İklim Ekstremi (Ekstrem Hava ya da Ekstrem İklim Olayı)- (Climate Extreme (Extreme Weather or Climate Event)) : Hava ya da iklimde, herhangi bir iklim değişkeninde gözlemlenmiş değerlerin oluşturduğu aralığın alt ya da üst sınırındaki bir eşik değerinin aşılması olarak tanımlanmaktadır. Basit deyişle, ekstrem hava ya da iklim olayları genel olarak “iklim ekstremleri” olarak adlandırılırlar.
İklim Eşiği (Climate Threshold) : İklim sistemi içindeki herhangi bir iklim zorlama faktörünün, aşılması durumunda iklimin linear olmayan (doğrusal olmayan) tepkisine neden olacak sınır değeridir.
İklim Geribildirimleri (Climate Feedback) : İklim sistemindeki süreçler arasındaki bir etkileşim ya da, bir başlangıç sürecinin kendisinden sonraki bir süreci değiştirdiği ve bu değişikliğin de başlangıç sürecini etkilemesi durumu, “iklim geribildirimi” olarak adlandırılır. Pozitif geri besleme orijinal süreci yoğunlaştırırken, negatif geri besleme yoğunluğunu azaltır.
İklim Hassasiyeti (Climate Sensitivity) : IPCC raporlarında, iklim denge hassasiyeti, atmosferik eşdeğer karbondioksit konsantrasyonunun iki katına çıkmasını müteakip yıllık ortalama küresel yüzey sıcaklığındaki denge değişimi olarak tanımlanmaktadır. Hesaplama kabiliyetlerindeki sınırlamalar nedeniyle, bir iklim modelindeki iklim denge hassasiyeti genellikle bir atmosfer genel dolaşım modeli ile birleştirilen karışık yüzey okyanus modeli çalıştırılmasıyla tahmin edilir. Çünkü iklim denge hassasiyeti, atmosferik süreçler tarafından belirlenir. Verimli modeller, dinamik bir okyanus ile bunu hesaplamak için çalıştırılabilirler. Efektif iklim hassasiyeti, denge gerekliliğinden kaçınan göreceli/oransal bir büyüklüktür. Bu kavram, dengede olmayan şartların gelişmesi için model çıktılarından yararlanılarak değerlendirilir. Bu, belli bir zamanda iklim geri beslemelerinin güçlerinin bir ölçüsüdür ve zorlama geçmişi ve iklimin durumuna göre çok büyük değişkenlik gösterir. İklim hassasiyet parametresi (Birimi: °C W/m2), radyatif zorlamadaki 1 birim değişimi takiben yıllık ortalama küresel yüzey sıcaklığındaki eşdeğer değişim olarak adlandırılır. İklimin ani tepkisi, atmosferik karbondioksitin iki katına çıktığı zaman, yani, bir küresel model ile denenen 70 yılda yıllık %1 karbondioksit bileşenindeki yükselme olduğunda, küresel yüzey sıcaklığının 20 yıllık ortalamasındaki değişimdir. Daha basit ifadeyle, sera gazı emisyonlarına karşılık iklimin verdiği tepkinin gücü ve hızının bir ölçüsüdür.
İklim Modeli (Climate Model) : İklim sisteminin bileşenlerinin fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerine, etkileşimlerine ve geri beslemelerine ve bunların bazı bilinen özelliklerinin açıklamalarına dayanan iklim sisteminin nümerik olarak gösterimidir. İklim sistemi değişen karmaşıklıkta modeller tarafından temsil edilebilir, yani, her bir bileşen ya da bileşenlerin her bir kombinasyonu için, bir model dizi ya da hiyerarşisi tanımlanabilir. Bu model dizileri ya da hiyerarşisi, uzaysal boyutların sayısı, fiziksel kimyasal ve biyolojik süreçlerin açık şekilde temsil edilmesi, ya da hangi deneysel (ampirik) parametrizasyonların yer aldığı gibi özellikler bakımından farklılaşırlar. Birleştirilmiş Atmosfer-Okyanus Genel Dolaşım Modelleri, şuan var olan en son ve en kapsamlı iklim sistemi temsiliyetini bizlere sağlamaktadır. Kimya ve biyoloji etkileşiminin yer aldığı daha karmaşık modellere doğru bir gelişme şuan model çalışmalarında yer almaktadır. İklim modelleri, aylık, mevsimsel ya da yıllara göre olmak üzere, değişen periyotlarda iklim tahminleri üretmek gibi operasyonel amaçlar için, iklimi bilgisayar sistemlerinde simule etmek ve iklim araştırmaları yapmak için bir araç olarak kullanılmaktadır.
İklim Tahmini (Climate prediction) : Bir iklim tahmini, mevsimsel, yıllık ya da on yıllık periyotlarda iklimin aktüel gelişim sürecinin tahmin edilmesi girişiminin bir sonucudur. İklim sisteminin gelecekteki izleyeceği yol, başlangıç koşullarına oldukça bağlıdır, bundan dolayı, tahminler doğal olarak hep olasılıklıdır.
İklim Projeksiyonu (Climate Projection) : Bir iklim projeksiyonu, iklim sisteminin gelecekteki sera gazı emisyon ya da konsantrasyonlarına ve aerosollere karşı genellikle bir iklim modeli tarafından üretilen simülasyonlara dayanan “simüle edilmiş” öngörüsüdür. İklim projeksiyonları, iklim tahminlerinden, emisyon/konsantrasyon/radyatif zorlama senaryolarına bağlı olmalarıyla ayrılırlar. Bu senaryolar, gelecekteki olası sosyo-ekonomik ve teknolojik gelişmeler çerçevesinde oluşturulmuş varsayımlara dayanırlar bundan dolay belisizlik (uncertainty) oldukça fazladır.
İklim Senaryosu (Climate Scenario) : Gelecek iklimin makul ve sıklıkla basitleştirilmiş bir temsili, antropojenik iklim değişikliğinin potansiyel sonuçlarının araştırılmasında kullanımı için oluşturulan ve sıklıkla etki modellerine girdi olarak hizmet eden, kendi içinde tutarlı bir dizi iklimsel ilişkilere dayanmaktadır. İklim projeksiyonları, çoğunlukla, iklim senaryolarının oluşturulmasına hammadde olarak hizmet eder, fakat iklim senaryoları genellikle halihazırdaki iklim gözlemleri gibi ek bilgilere de ihtiyaç duyar. Bir iklim değişikliği senaryosu, iklim senaryosu ve günümüz ikliminden farklıdır.
İklim Sistemi (Climate System) : İklim sistemi, 5 temel bileşenden oluşan oldukça karmaşık bir sistemdir. Bunlar; atmosfer, hidrosfer, kriyosfer, litosfer ve biyosfer ile bunlar arasındaki etkileşimdir. İklim sistemi, kendi iç dinamikleri ile birlikte volkanik patlamalar, güneş döngüleri ve onların değişimleri ve arazi kullanımı ile atmosfer bileşiminde insan etkisiyle oluşan zorlamalar gibi dış faktörlerin etkisi altında gelişir.
İklimsel Yürütücüler (Climatic Driver) : Hidrosferi, biyosferi ya da yerküreyi kısmen değiştiren ve insanlar ile ekosistemler için belli sonuçlar doğuran bir atmosferik etken ya da süreç olarak tanımlanır.
İnsan Etkisi (Anthropogenic) : İnsan aktivitelerinin bir sonucu olarak ortaya çıkmayı ya da insan aktiviteleri tarafından üretilmiş olmayı ifade etmektedir.
Kırılganlık (Vulnerability) : Olumsuz etkilenmeye meyilli olma durumudur.
Kırılganlık İndeksi (Vulnerability Index) : İklimdeki değişikliği karakterize eden metrik sistemdir. Kırılganlık indeksinin hassaslık, esneklik kapasitesi gibi pek çok etkiye bağlı olduğu varsayılmaktadır.
Kuraklık (Drought) : Genel anlamıyla kuraklık, yağışın belirgin bir şekilde azlığı ya da uzun süren azlığı olarak tanımlanır. Azlık, bazı aktiviteler için ya da bazı gruplar için su eksikliği ile sonuçlanması, ya da normal olmayan kurak hava koşullarının hüküm sürdüğü dönemde ciddi bir hidrolojik dengesizliğe neden olan yağışsızlığı ifade eder (Heim, 2002). Kuraklık farklı şekillerde tanımlanmaktadır. Tarımsal kuraklık, bitkileri etkileyen toprağın en üst yaklaşık 1 metresindeki (kök bölgesi) nem azlığı ile ilişkilendirilir. Meteorolojik kuraklık ise, uzun süren yağış azlığı, hidrolojik kuraklık ise yer altı suyu, göller ve akarsularda normalden düşük seyreden su seviyesi ile ilişkilendirilmektedir. Mega-kuraklık ise, çok uzun süren ve geniş alanları içine alan, genlikle 10 yıl gibi normalden çok daha uzun süren kuraklığı ifade etmektedir. Kuzey Atlantik Salınımı (North Atlantic Oscillation – NAO) Kuzey Atlantik Salınımı, İzlanda ve Azorların yakınındaki barometrik basıncın karşıt çeşitliliklerinden oluşmaktadır. Bu nedenle, Atlantik boyunca Avrupa’ya doğru olan batı rüzgarlarının gücündeki dalgalanmalara karşılık gelmekte ve bundan dolayı da cephesel sistemleri ile bu bölgeye özgü siklonlardaki dalgalanmalara karşılık gelmektedir.
Küresel Yüzey Sıcaklığı (Global Surface Temperature) : Küresel yüzey sıcaklığı, küresel ortalama yüzey hava sıcaklığının bir tahminidir. Ancak zamanla gerçekleşen değişimler için klimatolojik verilere göre gerçekleşen farklar olarak sadece anomaliler (ortalamalardan sapmalar) kullanılmakta ve büyük çoğunlukla da deniz yüzeyi sıcaklığı ve kara yüzeyi hava sıcaklığının anomalilerinin bölgesel ağırlıklı küresel ortalamasına dayanmaktadır.
Olağanüstü / Ekstrem Hava Olayı (Extreme Weather Event) : Ekstrem bir hava olayı, belli bir yerde ve yılın belirli bir zamanında görülmesi nadir hava olan olayıdır. Nadirin tanımları değişebilir ancak ekstrem bir hava olayı, gözlemlere dayalı tahmin edilmiş olasılık yoğunluk fonksiyonunun % 10 – % 90 aralığı dışında kaldığı durumlarda gerçekleşen olayları temsil eder. Mantığa 146 dayalı olarak, ekstrem hava karakteristiklerinin tanımı bölgeye göre değişim gösterebilir. Günümüzde, tek bir ekstrem olayın direk olarak insan kaynaklı etkiler sonucu oluştuğu söylenemez. Ekstrem olaylar belirli bir süre devam ettiğinde (örneğin bir mevsim boyunca) ve özellikle kendi başına ekstrem olan bir sonuca neden olduğunda (örneğin, kuraklık veya bir mevsim boyunca yoğun yağış ) ekstrem olay olarak sınıflandırılabilir.
Olasılık Yoğunluk Fonksiyonu (Probability Density Function – PDF) : Bir olasılık yoğunluk fonksiyonu, değişkenin farklı sonuçlarının meydana gelme olasılığını gösteren bir fonksiyondur. Fonksiyon tanımlandığı etki alanı üzerinde birleştiricidir ve bir alt etki alanı üzerinde integralin değişken sonucu bu alt etki alanı içinde yer alma olasılığına eşit olma özelliğine sahiptir. Örneğin, PDF’den elde edilmiş sıfırdan büyük olarak özel bir şekilde tanımlanmış sıcaklık anomalisinin bir olasılığı sıfırdan büyük tüm olası sıcaklık anomalileri üzerinde PDF ile birleştirilerek elde edilir. Olasılık yoğunluk fonksiyonları iki veya daha fazla değişkenle aynı anda aynı şekilde tanımlanır.
Ozon (Ozone) : Ozon, oksijenin üç atomlu hali (O3) olan bir atmosfer bileşenidir. Troposferde, hem doğal bir şekilde hem de insan aktivitelerinin sonucu oluşan gazların fotokimyasal reaksiyonları sonucu oluşmaktadır. Troposferik ozon sera gazı etkisi yapmaktadır. Stratosferdeki oluşumu, solar ultraviole radyasyonu ile moleküler oksijenin (O2) etkileşimi ile gerçekleşmektedir. Ozon, stratosferdeki stratosferik radyatif dengesinde baskın bir rol oynamaktadır. En yüksek konsantrasyonu ozon tabakasında bulunmaktadır.
Ölçek Küçültme (Downscaling) : Ölçek küçültme, büyük ölçekteki modellerden ya da veri analizlerinden, yerelden bölgesele (10-100 km kadar) değişen ölçeklerde bilgiler elde etmek için kullanılan bir yöntemdir. Bu konuda iki temel metot bulunmaktadır: 1- Dinamik ölçek küçültme: Bu metot, yüksek çözünürlüklü ya da değişken alansal çözünürlüklü küresel modellerin ve bölgesel modellerin çıktılarını kullanmaktadır. 2- Ampirik/İstatiksel ölçek küçültme: Bu metot, yerel/bölgesel değişkenler ile büyük ölçekli atmosferik değişkenler arasında bağlantı kuran istatistiksel ilişkiler geliştirir. Her halükarda, yürütülen modelin kalitesi, ölçek küçültme bilgisinin kalitesi üzerinde önemli bir belirleyici etkiye sahiptir.
Parametrizasyon (Parameterization) : Bu terim, iklim modelleri için modelle oluşturulmuş geniş ölçekli akış ile bu tarz alt-grid ölçekli süreçleri alan- veya zaman-ortalamalı etkisi arasındaki ilişkiler ile modelin (alt-grid süreçleri) uzamsal ve zamansal çözünürlüğünde açık bir şekilde temsil edilemeyecek olan süreçleri temsil etme tekniğini ifade etmektedir. Pasifik On-yıllık Salınımı (Pacific Decadal Oscillation – PDO) 20°N Kuzey Pasifik’in kuzeyinde deniz yüzeyi sıcaklığının ilk deneysel ortogonal fonksiyonunun modeli ve zaman serileridir. Bu salınımın tüm Pasifik Havzasını kapsayacak şekilde genişlemiş olanı On-yıllar-arası Pasifik Salınımı (Inter-decadal Pacific Oscillation – IPO) ismiyle bilinmektedir. Her iki salınımda hemen hemen aynı zamansal gelişimi göstermektedirler.
Projeksiyon (Projection) : Projeksiyon, gelecekteki evrim potansiyeli miktar ya da miktarlarının sık sık bir model yardımı ile hesaplanmasıdır. Tahminlerin aksine, projeksiyon ilgili varsayımlarla koşulludur, örneğin gelecekteki sosyoekonomik ve teknolojik gelişmeler farklı olabilir veya olmayabilir.
Sel (Flood) : Bir akarsu veya başka su kütlelerinin sınırları dışına akması veya normalde su ile kaplı olmayan geniş alanlarda su birikmesidir. Seller, akarsu taşkınlarını, su basmalarını, şehir sellerini, yağmur taşkınlarını, kanalizasyon taşkınlarını, kıyı sellerini ve buzul gölü taşması sonucu oluşan selleri kapsamaktadır.
Senaryo (Scenario) : Senaryo; temel itici güçlerin (teknolojik değişim oranı, maliyetler vb.) ve ilişkilerin tutarlı ve istikrarlı varsayımları baz alınarak geleceğin nasıl oluşacağının 147 makul tanımıdır. Senaryolar öngörü ya da tahmin değillerdir ancak olayların gelişimine kullanışlı bir bakış sağlarlar. Daha fazla bilgi için İklim senaryosu, Emisyon senaryosu, Temsili Konsantrasyon Rotaları ve SRES senaryolarına bakınız.
Sera Gazı (Greenhouse gas – GHG) : Sera gazları, atmosferde bulunan doğal ve insan kaynaklı, yer yüzeyinden, atmosferden ve bulutlardan yayımlanan radyasyon spektrumunda belirli dalga boylarında radyasyonu emen ve yayımlayan gaz halindeki bileşenlerdir. Bu özellik sera gazı etkisine neden olmaktadır. Su buharı (H2O), karbondioksit (CO2), diazot monoksit( N2O), metan (CH4) ve ozon (O3) atmosferdeki birincil sera gazlarıdır. Bunun dışında atmosferde tamamen insan kaynaklı, Montreal Protokol’ünde ele alınan, halokarbonlar ve diğer klorin, bromin içerikli bileşenlere sahip başka bazı sera gazları da bulunmaktadır. CO2, N2O ve CH4’nın yanı sıra, Kyoto Protokol’ü diğer sera gazları olan sülfür hekzaflorür (SF6), hidroflorokarbonlar (HFCs) ve perflorokarbonlar (PFCs) ile ilgilenmektedir.
Sera Gazı Etkisi (Greenhouse Effect) : Atmosferde kızılötesi radyasyonu emen tüm bileşenlerin kızılötesi radyatif etkisidir. Sera gazları, bulutlar ve (küçük bir ölçüde) aerosoller, yer yüzeyinden ve atmosferdeki diğer herhangi bir yerden yayımlanan radyasyonu emmmektedir. Bu maddeler her yöne doğru kızılötesi radyasyon yayımlar ancak troposferde yükseklikle birlikte sıcaklığın azalması ve emisyonun sürekli zayıflaması nedeniyle her şey eşit kalırken uzaya yayımlanan net radyasyon miktarı bu emicilerin olmadığı bir durumdakine kıyasla daha az olur. Sera gazı konsantrasyonlarındaki artış bu etkiyi de artırmaktadır; bu farka bazen gelişmiş sera gazı etkisi denilmektedir. Sera gazı konsantrasyonlarında insan kaynaklı emisyonlar sonucu oluşan değişim ani radyatif zorlamaya neden olmaktadır. Yüzey sıcaklığı ve troposfer bu zorlama sonucu ısınır ve adım adım atmosferin tepesindeki radyatif dengeyi yeniler.
SRES (Emisyon Senaryoları Özel Raporu) Senaryoları (SRES scenarios) : Emisyon Senaryoları Özel Raporu; Nakićenović ve Swart tarafından geliştirilen ve IPCC(2001) 9. ila 11. bölümler ile IPCC(2007) 10. ve 11. bölümlerde gösterilen bazı iklim projeksiyonlarını temel alan emisyon senaryolarıdır. Aşağıdaki terimler SRES senaryolarının yapısını ve kullanımını daha iyi anlaşılması ile alakalıdır: Senaryo ailelerinde, senaryolar benzer demografik, toplumsal, ekonomik ve teknik ana temalara sahiptirler. Emisyon Senaryoları, dört senaryo ailesinden oluşur: A1, A2, B1 ve B2.
Son Buzul Maksimumu (Last Glacial Maximum) : Son buzul maksimumu buzulların ve buz tabakasının son buzul oluşum zamanında aldığı maksimum genişliği aldığı zaman olan yaklaşık 21 bin yıl öncesini belirtmektedir. Bu dönem geniş çapta incelenmiştir çünkü radyatif zorlamalar ve sınır koşullar oldukça iyi bilinmektedir ve 21. yüzyıl boyunca gerçekleşmesi beklenen ısınma bu dönemde gerçekleşmiş olan soğuma ile birbirine benzerdirler.
Su Stresi (Water Stres) : Kullanılabilir tatlı su kaynaklarının, su çekilmelerine bağlı olarak gelişme üzerinde baskı oluşturduğu ülkeler, su stresi yaşayan bir ülkedir. Yenilenebilir 148 su kaynaklarındaki %20’den daha fazla azalmalar su stresi için indikatör olarak kullanılmaktadır. Kullanılabilir toprak suyunun, aktüel ve potansiyel toplam buharlaşmadan az olduğu toprakta yetişen bitki, su stresi yaşayan bitkidir. Sürdürebilirlik (Sustainability) : Şimdi ve gelecekte, doğal ve insan sistemlerinin eşit dayanıklılığını koruyan ve garantileyen dinamik sürece sürdürebilirlik denir. Dinamik bir süreç olarak, sürdürülebilirlik, üretim süreçleri, tüketim, doğal kaynakların ve atıkların kullanımının sağduyulu yönetimi, ekolojik ve biyolojik sistemlerin sağduyulu koruması.