Neden Damacana Su Kullanmamalıyız?
Damacana su birçok açıdan olumsuz yönlere sahip. Farklı damacana su markaları farklı içeriklerde su üretse de damacanaların birçoğu suyun zararları bulunur. Markalar uluslararası standartları göre üretim yapsalar bile zararların çoğu taşıma sürecinde ya da ısıya maruz kalma nedeniyle ortaya çıkar. Suyu plastik bir bidon olan damacanadan içmemek için birçok sebep var.
Damacana Su Zararlı Mı?
Damacanadan su içme konusunda farklı görüşler var. Kimi uzmanlar markaların standartlara uygun ürettim yaptığını söyleyerek bu suların sağlıklı olduğunu belirtiyor. Ancak karşı görüşler de mevcut. Damacana, bakteri oluşumuna elverişli bir ortama sahip. Aynı zamanda kullanılan malzeme, yüksek sıcaklıklara karşı yüksek dirence sahip değil. Peki bunlar ne anlama geliyor.
Evde kullandığımız damacana su bidonu birden fazla işlemden geçen. Boş bidonlar daha sonra yeninden doldurulmak üzere toplanmaktadır. Toplanan bidonlar özel bir işlemden geçerek yüksek basınçlı su ile yıkanır. Ancak bazı durumlarda yıkama işlemi doğru bir şekilde yapılmaz. Ya da yıkama işleminden sonra da damacananın dibinde tortu kalabilir. İşte bu durumlar damacanada bakteri oluşmasına neden olmaktadır. Standartlara uygun olarak temizlenmemiş damacana yeniden doldurularak size teslim edilebilir. Bu da bakteri kaynaklı sorunların ortaya çıkmasına neden olur.
Ayrıca damacana su bayileri ürünleri uygun koşullarda saklanmamaktadır. Yüksek sıcaklık ürünün yapısının bozulmasına neden olmaktadır. Bu durum özellikle düşük kaliteli plastik malzeme kullanılmışsa ortaya çıkar. Yüksek sıcaklıkta plastik malzeme suyla karışmaktadır.
Arıtma Cihazları Sağlıklı Mı?
Düzenli bakımları yapıldığı sürece arıtma cihazları sağlıklı olarak kabul edilmektedir. Arıtma cihazı aldığınız zaman ilk olarak kurulumun doğru yapıldığından emin olmanız gerekir. Tezgah üstü ve tezgah altı modeller farklı şekilde kurulum gerektirir. Kurulum aşamasında profesyonel yardım almak doğru kurulum yapmanıza yardımcı olmaktadır.
Daha sonraki aşamada ise filtrelerin düzenli olarak değiştirilmesi gerekir. Su arıtma cihazı filtreleri, şebekeden gelen kirli suyu süzerek içilmeye uygun hale getirir. Filtreme işlemi sırasında birden fazla filtre kullanılmaktadır. Böylelikle sudaki tüm zararlı mikroorganizmalar ve bileşenler arındırılmaktadır. Cihazın filtreleri musluktan gelen sudaki zararlı bileşenleri tuttuğu için filtrelerin düzenli olarak değiştirilmesi gerekir. Bu değişim, aynı zamanda sağlık için gereklidir.
Hangi Arıtma Cihazını Tercih Etmeliyim?
Seçeceğiniz arıtma cihazı ihtiyaçlarınızı karşılamalı. Örneğin ev tipi ve ofis tipi arıtma cihazları arıtma kapasitesi açısından farklılık gösterir. Ayrıca tezgah üstü ve tezgah altı modeller de kullanım açısından fark yaratır. Bunun yanı sıra cihazlarda bulunan filtre sistemleri de farklılık gösterir. 5 kademeli filtre kullanan cihazlar olduğu gibi 6 kademeli filtreler de mevcuttur. Bazı firmalar 7 kademeli filtreler de sunar.
Alkali Su İçmenin Önemi
Alkali su içmenin önemi ve bize faydaları noktasında temelde içtiğimiz suyun kalitesi yani yaşam kalitemizi de belirler.
Alkali su içmenin önemi en temelde içtiğimiz suyun kalitesi yani yaşam kalitemizi de belirler. Bununla birlikte suyun kaynağına bağlı olarak pH seviyesi değişkenlik göstermektedir. PH seviyesine bakarak ise bir suyun asidik mi yoksa alkali mi olduğunu anlayabiliriz. Suyun içerisinde bulunan hidrojen ve hidroksit iyonlarının miktarı suyun asidik ya da alkali özelliğini belirlemektedir.
Suda ki hidrojen iyonunun fazla olması suyun asidik, hidroksit iyonunun fazla olması ise suyun alkali su olduğunu göstermektedir. Bir diğer belirleyici unsur ise yukarıda da belirtildiği gibi pH değeridir. Suyun pH değeri 7’nin altında ise su asidik, 7 seviyesinde ise nötr, 8’e kadar zararsız ama faydasız diyebiliriz 8’in üzerinde ise alkali su elde etmiş oluruz. Asidik olan şeylerin insan sağlığı için zararlı olduğunun bilinmesi sebebiyle alkali suyun önemi daha da iyi anlaşılmaktadır.
Sağlığını korumak isteyen ve içtiği suya özen gösteren kişilerin alkali su kullanması oldukça önemlidir. Unutulmaması gereken bir diğer nokta da alkali suyun yüksek oranda antioksidan içermesidir.
Alkali Su Başlıca Faydalarını Sıralarsak;
Vücutta birikmiş asidik artıkların atılması ve çevreden, kullanılan ilaçlardan, doğal olmayan yiyeceklerden, doğal yaşlanmadan dolayı birikmiş zehirlerin ortadan kaldırılmasını sağlar.
Günlük olarak alkali su tüketmek vücudumuzdaki asidik durumu etkisiz hale getirir, hücrelerden ve dokulardan asidik artıkların yıkanmasını sağlar.
Sağlığımızın olumlu derecede kalabilmesii ya da birtakım hastalıklar sonucu sağlığınızın tekrar kazanılması için vücudunuzun beslenmesi çok önemlidir.
Su hücresel seviyede daha iyi emilmekte ve bu şekilde vücut maksimum derecede su ile beslenmiş olur. Antioksidan özelliği görür, serbest radikallerin vücuttan atılmasını sağlar.
Srbest radikalleri arayıp bulur ve onları oksijene çevirir. Böylece vücudumuz oksijeni enerji üretimi ve doku oksijenlenmesi için kullanılmaktadır. Kanser ve diğer birçok hastalık oksijenlenmiş ve alkalik ortamlarda hayatta kalamazlar.
Vücudumuzun PH derecesi yüksek asitli besinler, stres ve hava kirliliği gibi çevresel etmenler sebebiyle asidiktir.
Vücudunuzun PH derecesi dengelenebilmektedir.
Vağışıklık sistemimizi de destekler. Böylece hastalıklara yakalanma riskimiz azalmakta, yakalanılması durumunda ise daha hızlı iyileşme sağlanmakta ve dayanıklılığımız artmaktadır.
İç organlarımızın temizlenmesine de yardımcı olur. Özellikle bağırsakların temizlenmesinde etkisi büyüktür.
Alkali suyun bilinen diğer faydalarında birisi de cildi nemlendirmesive yenilemesidir. Dokularının yenilenmesi ve elastikiyetinin arttırılması için cilde destek olur. Ayrıca cildin daha pürüzsüz ve genç görünmesini sağlar.
Kasların ve eklemlerin yağlanarak daha kolay çalışmasını sağlar ve böylece yaralanmalara karşı koruma sağlar.
PH Değerine Bağlı Olarak Alkali Su ve İyonize Su
pH değeri yüksek hormonsuz, gdo’suz, ilaçsız besinler ile beslenmek, düzenli ve sağlıklı uyumak, stresten uzak kalmak, bol hareket etmek ve alkali değeri yüksek alkali iyonize su içmemiz gerekmektedir.
Alkali su için söylenenen “İnsan Alkali Doğar, Asidik Ölür!” günümüzdeki yoğun tempo, hava kirliliği, stres ve hızlı beslenme, hazır gıdalar ve hareketsizlik sonucunda vücudumuzdaki asit miktarı yükselir ve alkali oran düşer. Bunun sonucunda metabolizmamız bozulmaya başlar.
Kanser dahil bir çok hastalığın önlenmesinde Antioksidan oranı çok önemlidir, Antioksidan seviyesi en yüksek sıvı olan alkali iyonize su ile hastalıkları önlemek ve aynı zamanda var olan hastalıkların tedavisine yardımcı olmak mümkündür.
pH Değeri
Alkali su : mineralce zengin, ph değeri 8 ve üzerinde olan işlenmemiş, katkısız doğal sudur. En bilinen örneği Zemzem suyudur. Genelde yüksek rakımlı, temiz ve bol oksijenli doğal ortamlardaki kaynak sularıdır.
Alkali iyonize su ise; Bilgisayar kontrollü Titanyum platin plakalı elektroliz işlemi ile suyun içerdiği oksijen oranının iki katına çıkarılmış ve hücresel yapısı altıgene (hexagonel) dönüştürülmüş su olmaktadır. Alkali mineraller yapısı gereği içerisinde aynı oranda asit de barındırırlar. İyonizasyon ise suyun içerisinde doğal olarak birlikte bulunduğu alkali ve asidik minerallerin ayrıştırılmasıdır.
Alkali İyonizer ile Su Arıtma Cihazı
İyonizasyon sırasında su içinde barındırdığı asitlerden arındırılmakta ve alkali iyonları çoğalmaktadır. Aynı zamanda; antioksidan oranı en üst seviyeye getirilerek vücut tarafından kolayca işlenerek, hücrelerce direkt emilmesi sağlanmaktadır.
İyonizasyon sırasında su, moleküler yapısı hücrelerin direkt emebilmesi için altıgen (hexagonel) yapıya dönüşür. Suyun içeriğindeki oksijen oranı iki katına çıkar ve sudaki asidik mineraller ayrıştırılmaktadır.
Bu yöntemle elde edilen alkali iyonize su vücuttaki tüm hücreler tarafından direkt kullanabilmektedir. En sağlıklı Su Haline Dönüşür. Su arıtma cihazlarından önemli farklarından birisi de alkali su iyonizerleri iyonize edilmekte olan suyu alkali ve asidik olarak iki ayrı musluktan dışarı vermektedir.
Suyu arıtmak suyu sağlıklı hale getirmez. Sadece su arıtma sistemleri yani diğer adıyla revers osmoz sistemler son derece tehlikelidir. Filtrasyon / arıtma sırasında suyun içerisinde bulunan zararlı ve yararlı tüm mineralleri yok eder. Suyu saf su haline getirir; saf su akülerde kullanılan sudur.
Ekolojik Ayak İzi Nedir Nasıl Hesaplanır?
Ekolojik ayak izi nedir ve nasıl hesaplanır makalemizde insanoğlunun doğadaki ekolojik taşıma kapasitesinin ne kadar aşıldığı inceleyeceğiz.
İnsanoğlu doğanın bir parçası olarak ihtiyaçlarını doğadan karşılamaktadır. Bu ihtiyaçlar karşılanırken doğa üzerindeki etkisi, baskı ve ekolojik taşıma kapasitesinin ne kadar aşıldığı fark edilememektedir. Bunu ölçmek üzere geliştirilmiş bir yöntemdir.
Ekolojik Ayak İzi kavramına esin kaynağı olan “Ayak İzi”; bir canlının ağırlığına ve ayaklarının boyutuna göre yere yaptığı baskı sonucu derinliği değişen izdir. Çünkü canlıların gezegene yaptığı baskı ve biyolojik üretken alan kullanım miktarı “ayak izi” kavramıyla simgeleştirilmiştir.
Kendisini oluşturan en büyük bileşen olan karbonla iç içe geçerek yaygın olarak “Karbon Ayak İzi” olarak bilinmektedir. Her ne kadar iç içe geçmiş olsa da birbirinden farklı olan kavramlardır.
İnsanın gezegendeki ekosistemler üzerindeki etkisini ölçmek için kullanılan temel bir sürdürülebilirlik göstergesidir. Kavram ilk olarak Dr. Mathis Wackernagel, Prof. William Rees ve arkadaşları tarafından kullanılmıştır.
Doğal kaynakların arzı ya da doğal sermaye “biyolojik kapasite”, doğa üzerindeki talep ise “Ekolojik Ayak İzi” adlandırılmaktadır ve hesaplamalarda da bunlar kullanılmaktadır.
Doğal kaynakların arzı “biyolojik kapasite”, doğa üzerindeki talep ise “Ekolojik Ayak İzi” adlandırılmaktadır.
Ayak İzi Hesaplama Formülü:
Ekolojik Ayak İzi (ha) = Tüketim x Üretim Alanı x Nüfus
Hesaplamada kullanılan tüketim değişkeni, malların kullanım ölçüsü olarak ele alınmaktadır.
Neden Önemlidir?
Sürdürülebilirlik; biyolojik üretken alanları arttırmayı, bu alanların kendilerini yenileyebilmesini ve yenileme kapasitelerinin sürdürülmesini öngörür. Yaşamın sürdürülebilirliği için, bireylerin yaşam koşullarını değiştirmesi gerekir. Ekonomik faaliyetlerini gezegenin taşıma kapasitesini dikkate alarak düzenlemeleri gerekmektedir.
Çevrimiçi hesaplama aracına buradan ulaşıp Ekolojik Ayak İzi’nizi hesaplayabilirsiniz.
Ekolojik Ayak İzi Nedir?
İnsanların hayatta kalabilmek için, yemek, barınma, ısınma gibi bazı temel ihtiyaçları vardır. Gezegenimiz bu ihtiyaçları karşılar. Peki biz ne kadarını tüketiyoruz? Bu sorunun cevabı “Ekolojik Ayak İzi” olarak adlandırılır.
Ekolojik Ayak İzi hesaplaması bir toplumun talepleri ve ekosistemin karşılayabileceği kaynaklar dikkate alınarak yapılır.
Talep hesaplaması, bireyin veya toplumun tükettiği bitkisel veya hayvansal gıdaları, kereste ve orman ürünlerini, şehir altyapısı ve yakıt tüketimi sonucu karbondioksit emisyonlarını ölçer. Kaynak hesaplaması, bir şehir veya ulusun biyolojik kapasitesi, orman arazileri, tarım arazileri, hayvancılık arazileri, yerleşik araziler olmak üzere üretim arazilerini ve deniz alanlarını temsil eder.
Ekolojik ayak izi; birey, şehir, bölge ve gezegen için hesaplanır. Biyolojik kapasite, bir bölgenin doğal kaynaklarını üretme kapasitesinin gösterilmiş halidir. Biyolojik kapasiteyi etkileyen iki etmen vardır. Bunlar ülke sınırları dahilindeki tarım arazisi, balıkçılık ve otlak sahası,ormanın yüzölçümü ve bu toprağın ya da suyun ne kadar üretken olduğudur. Biyolojik kapasite ve ekolojik ayak izi alan cinsinden hesaplanır ve “küresel hektar” (kha) ile ifade edilir.
Ekolojik ayak izi ile biyolojik kapasite arasında bir ilişki vardır. Kişisel ayak izi ne kadar kullandığımızla ilişkilidir. Kişi başına düşen biyolojik kapasite, kaç hektarlık üretken alan olduğu ve bunların ne kadar verimli olduğu ve bu biyolojik kapasitenin kaç kişi tarafından paylaşıldığı ile belirlenir.
Dünya Limit Aşım Günü (Earth Overshoot Day), insanlığın belirli bir yıldaki ekolojik kaynaklar ve hizmetler için talebinin, Dünya’nın o yıl yeniden kazanabileceği tarihi geçtiği tarihi gösterir. Bu açığı ekolojik kaynak stoklarını tasfiye ederek ve atmosfere başta karbondioksit olmak üzere atık biriktirerek sürdürüyoruz. Dünya Limit Aşım Günü, karar vericilere, insan ekonomisinin Dünya’nın ekolojik sınırları dahilinde çalışmasına yardımcı olacak bir araç menüsü sunan uluslararası bir araştırma kuruluşu olan Global Footprint Network tarafından hesaplanıyor.
2019 yılı için Dünya Limit Aşım Günü 29 Temmuz idi. O gün insanlar bütün sene boyunca tüketmesi gereken biyolojik kapasiteyi bitirdi. 2018 yılında ise bu tarih 1 Ağustos idi. Global Footprint Network verileri, Dünya Limit Aşım Günü’nün 2011 yılından beri her yıl üç gün öne kaydığını gösteriyor. Bu veriler, gezegenin 12 ayda ürettiği doğal kaynağı 8 ay içinde tükettiğimizi gösteriyor. Yılın geri kalanında ise doğal sermayeyi tüketmeye başlıyoruz.
Türkiye’nin Ekolojik Ayak İzi Raporu:
EKOLOJİK AYAK İZİ BİLEŞENLERİ |
TANIM |
TÜRKİYE’DE ETKİSİ |
Karbon Tutma Ayak İzi
Okyanuslar tarafından tutulan CO2 emisyonunun yanı sıra, fosil yakıt tüketimi, arazi kullanımı değişiklikleri ve kimyasal süreçlerden kaynaklanan emisyonların tutulması için gereken orman alanının hesaplanmasıdır. |
Türkiye’nin toplam Ekolojik Ayak İzi’nin en büyük paydası %46-49’la (kişi başı 1,24-1,36 kha) CO2 emisyonlarını hapsetmek için gerekli talepten kaynaklanır. 1961 – 2007 yılları arasında tüm arazi kategorilerindeki Ayak İzi’nde büyüme olmuş, ancak en fazla artış Karbon Ayak İzi’nde ortaya çıkmıştır |
Tarım Arazisi Ayak İzi
İnsan tüketimi için gerekli gıda ve lif, hayvan yemi, yağ bitkileri ve kauçuk üretimi için kullanılan alanın hesaplanmasıdır |
Türkiye’nin Ekolojik Ayak İzi’nin yaklaşık %35’i tarım alanlarına yönelik talepten kaynaklanır (kişi başı yaklaşık 0,96 kha). Tarım Ayak İzi’nin büyük kısmı (%83) gıdayla ilişkilidir. Geri kalan kısım ise çoğunlukla tütün üretimi ve devlet harcamalarından kaynaklanır. |
Orman Ayak İzi
Tüketilen tomruk/kereste, kâğıt hamuru, odun ürünleri ve yakacak odun miktarını karşılamak için gereken orman alanının hesaplanmasıdır. |
Türkiye’nin orman ürünlerine yönelik talebi ulusal Ayak İzi’nin %11’ini (kişi başı 0,29 kha) oluşturur. 1961 yılı ile 2007 yılı arasında en az büyüme Orman Ayak İzi’nde gerçekleşmiştir. |
Otlak Ayak İzi
Et, süt, deri ve yün ürünleri için hayvancılık yapılan alanın hesaplanmasıdır. |
Türkiye’deki otlatma alanı kullanımı ulusal Ayak İzi’nin %3’ünü (kişi başı 0,08 kha) oluşturur. |
Yapılaşmış Alan Ayak İzi
Konut, ulaşım, endüstriyel yapılar ve enerji santralleri dahil insan ihtiyaçlarının karşılanmasıyla ilgili altyapı ve üstyapı ile kaplı alanın hesaplanmasıdır. |
Yapılaşmış alan kullanımı, toplam Ayak İzi’nin %3’ünü oluşturur ve kişi başına 0,07 küresel hektardır. |
Balıkçılık Sahası Ayak İzi
Tüketilen balık ve deniz ürünlerini temin etmek için gereken deniz ve tatlı su alanının hesaplanmasıdır. |
Türkiye’nin balıkçılık ve su ürünleri kullanımından kaynaklanan Ayak İzi kişi başına 0,06 kha’dır ve ülkenin toplam Ayak İzi’nin %2’sinin biraz üzerindedir. |
Limon Suyu Asit mi Alkali mi?
Limon suyu hastalıklara karşı özelliğiyle sağlıklı bir içecek olarak bilinir. Limon suyu alkali özelliği göstermesi sebebiyle alternatif sağlık birlikleri için oldukça popülerdir. Bu makale limonun asidik PH’a sahip olmasına rağmen neden limon suyunun alkali olarak kabul edildiğini açıklamaktadır.
Yüksek miktarda sitrik asit içerdikleri için, limonların asidik pH’ları vardır. FDA‘ya göre, limon suyunun pH değeri 2 ile 3 arasında değişiyor. Bu, limon suyunu 10.000-100.000 kez sudan daha asidik yapar.
Limon suyu asit pH’sına sahip olduğu halde neden alkali olarak düşünülüyor?
Bir gıdanın vücuda asidik veya alkali etkisi olması ile, gıdaların sindirilmesinden önceki Ph’ının ilgisi yoktur. Bunun yerine, alkalinin ve asidin yan ürünlerinin sindirildiğinde, vücudunuz tarafından işlediğine ve ürettiğine bağlıdır. Bir gıdanın hangi türev ürün üreteceğini tahmin etmek için “kül analizi” tekniği kullanılmaktadır. Gıdalar laboratuarda yakılmakta ve küller elde edilmektedir. Küllerinin pH’si gıdaları asit veya alkalin olarak sınıflandırmak için kullanılmaktadır.
Bununla birlikte, kül analizi, kesin olmayan bir tahmin olması sebebiyle bilim insanları artık potansiyel böbrek asit yüküne (PRAL) dayanan farklı bir formül kullanmayı tercih ediyor. Belirli bir gıdanın PRAL değeri, vücudun bu gıdayı metabolize ettikten sonra böbreklere ulaşması beklenen asit miktarıdır. Normalde, böbrekler idrar yoluyla fazla asit veya alkali atmak suretiyle kan pH’sını sabit tutar. Protein, fosfor ve sülfür gibi asidik besinler böbreklerin filtrelemek zorunda kaldığı asit miktarını arttırır.
Diğer meyveler gibi limon suyu da metabolize olduktan sonra alkali yan ürün üretir. Dolayısıyla, negatif bir PRAL puanı vardır.
Alkali Diyetin pek çok savunucusu idrarının alkalitesini kontrol etmek için pH test şeritleri kullanır. Bunun, vücutlarının gerçekte ne kadar alkali olduğunu belirlemelerine yardımcı olduğuna inanıyorlar. Farkında olmadıkları nokta ise, limon suyunun idrarın pH’sını daha alkali hale getirirken kan pH’sı üzerinde aynı etkiye sahip olmadığıdır.
PH ve ORP Teknolojisi
ORP, Oxidation Reduction Potential tanımının baş harflerinden oluşmuş bir kısaltmadır. Anlamı; oksidasyon indirgeme potansiyelidir. Bir çözeltinin oksitlendirme veya indirgeme gücünü milivolt (mV) değeri olarak belirleyici bir ölçümdür. Redoks potansiyeli olarakta adlandırılır.
Kısaca, ORP ölçümü suyun kalitesini belirler. Ölçüm sonucu pozitif bir değer çıkmışsa bu suyun oksidasyon yani paslandırma ve bozucu/çürütücü etkilerinin olduğunu, negatif bir değer çıkmışsa bu suyun paslanmayı engelleyici özellikte yani antioksidan güce sahip olduğunu gösterir.
Oksidasyona iki atom arasındaki elektronların değişimi yol açar. Bir demir parçası üzeride oluşmuş pas, rengi kahverengiye dönüşen bir elma dilimi günlük yaşantımızda sıklıkla görebileceğimiz basit bir iki oksitlenme örneğidir. Bu durumun vücudumuz içinde olması ise birçok değişik hastalığa neden olur.
Alkali İyonize Suyun ORP Değeri Nedir?
Çeşme suları ve diğer su çeşitleri pozitif ORP değerine sahiptir. Normal bir çeşme suyunun değeri +250 mV ila +400 mV arasındadır. Bu suyun oksidasyon engelleme veya indirgeme potansiyeli olmadığı anlamındadır. Yapılan testler birçok şişelenmiş suyun ORP değerlerinin yaklaşık +200 ila +300 mV olduğunu gösteriyor. Yani neredeyse çeşme suyu ile aynı değere sahip olduklarını göstermektedir.
İyonizerden elde edilen alkali iyonize su -200 ila -500 mV arası ORP değerine sahiptir. Bu, alkali iyonize suyun çok yüksek oksidasyon indirgeme gücüne yani antioksidan özelliğe sahip olduğunu göstermektedir.
-550mV’un altındaki değerler insan bünyesi için çok güçlü kabul edilmektedir. Bu nedenle de içilmesi tavsiye edilmemektedir.
Suyun Polaritesi ve Vücudun Biyoelektriksel Dengesi
Vücudumuzda gerçekleşen biyolojik reaksiyonların tümü biyoelektriksel değişimler sonucunda gerçekleşir. Vücut sıvımızdaki sodyum ve potasyum iyonlarının yoğunluğunun değişmesi ise biyoelektriksel değişimleri oluşturur. Suyun polaritesini belirleyen alkali mineraller olan pozitif (+) yüklü sodyum ve potasyumun dengesi çok önemlidir. Bu dengenin bozulması hücrelerin ve hücre fonksiyonlarının bozulmasına neden olur.
Vücudumuz hücrelerinin beslenmesi ve fonksiyonlarının aksamaması için hücre içi ve çevresindeki suyun yeterli seviyede sodyum, potasyum, kalsiyum ve magnezyum iyonlarına ve uygun bir polariteye sahip olması gereklidir. Alkali iyonize su bu özelliklere sahip tek sudur.
Su Arıtma Cihazı Nasıl Çalışır?
Su arıtma cihazı, günümüzde en çok merak edilen konular arasında yer alır. Özellikle su arıtma cihazı nasıl çalışır, sorusunun cevabını arayan çok sayıda kişi var. Kısaca su arıtma sistemlerinin çalışma prensibini sizler için anlatmaya çalıştık.
Su arıtma sistemi ön filtrede musluktan alınan su içerisinde bulunan makro boyuttaki yabancı maddeler sudan uzaklaştırılır. Sudan uzaklaştırılan bu yabancı maddeler çamur, pas ve tortu gibi maddelerdir. Genellikle bu ön filtre 5 mikron gözenek özelliğine sahiptir. Suyun çok daha berrak bir görünüm kazanmasına yardımcı olur.
Özellikle tüm dünyaya kendini tanıtmış olan ve sağlık yönünden kendisini kanıtlamış cihazları almanız size fayda sağlar. İlk olarak doğal ve kaliteli suyu uygun fiyatta tüketirsiniz. Filtreleri her zaman aynı kalitede olacağından her zaman aynı temizlikte ve sağlıkta su tüketirsiniz. Sitemiz üzerinden siz de istediğiniz fiyatta ve modelde cihaza sahip olabilirsiniz.
Kaliteli su tüketmek ve sağlığınızı korumak için cihazı almanız gerekir. Bu nedenle cihaz seçimi yaparken dikkatli olmanız gerekir. Dikkat etmeniz gereken kriterler;
Su arıtma cihazının kaç aşamalı olduğunu sorgulamalısınız. Aşama sayısı yüksek olan cihazın filtresi fazladır. Bu nedenle daha kaliteli bir su elde edilir.
Ph Değeri Neden Önemlidir?
Suyun pH’ı 7 civarındadır, ancak bazı insanlar alkali su içmenin daha sağlıklı olabileceğini söylüyor.
pH değeri ve sertlik derecesi sağlık açısından oldukça önemlidir
Alkali su; diğer adıyla bazik sudur ve mineral bakımından oldukça zengindir. Silika, magnezyum gibi birçok mineralleri için de barındırır. Hücreler bakımından daha iyi emilirler bu sayede daha besleyicidirler. Maddenin pH yani hidrojen kuvveti 7 den büyükse eğer o madde baziktir yani alkalidir. Eğer 7 den küçükse eğer asidik özellik taşımaktadır. Orta değer de yani tam 7 ise nötr çözeltidir. Bu cetvel aralığının yapılan araştırmalara göre 6.5- 9.2 aralığın da olması gerektiği tespit edilmiştir. Alkali su yani bazik suyun aralığı ise 7. 5 -8. 5’dir. Yani alkali su pH cetvelinin tam uygun olan noktalarındadır.
pH değerinde sertlik derecesi
İdeal suyun pH değerinin yanında sertlik derecesi de sağlık açısından oldukça önemlidir. Sertlik derecesi suyun içeriğinde bulunan magnezyum ve kalsiyum miktarlarının toplamıdır. Az miktarda kalsiyum ve magnezyum içeren sular yumuşak olarak tanımlanır ve içimi oldukça yumuşaktır. Türkiye’de kullanılan içme sularının sertlik dereceleri genel olarak azdır. Suyun sertlik derecesi gibi suyun pH değeri de kalsiyum ve magnezyum değerlerine bağlıdır.
Alkali Suyun Faydaları Nelerdir?
Alkali suyun birçok faydası vardır. Ciltten iç organlarımıza kadar faydası her yerde görebiliriz. Cildimizi besler ve güzelleştirir. Cildin istediği nem dengesine kavuşturur. PH dengesinin tam olmasından dolayı vücudun pH dengesini sağlamaktadır. Böbrekler konusunda da birçok faydası bulunmaktadır. Örneğin; böbrekler de oluşabilecek taşların oluşmamasını sağlar ve böbreklerin çalışma hızını arttırdığı tespit edilmiştir. Sindirim sisteminizi güçlendir ve düzenler bağırsaklarınızın sağlığını da korumaktadır.
Alerjileriniz varsa eğer alerjenlerinize karşı dayanaklılığınızı arttırır ve alerjilerinizin hafiflemesini sağlamaktadır. Asidik besleniyorsanız eğer asidin vereceği zararlardan sizleri korur rahatsızlanmanızın önüne geçmektedir. Enerjinizi arttırır sizi gün boyu enerjik tutar ve yaşlanmanızı geciktirmektedir. Zayıflamak istiyorsanız eğer diyet ve sporla tüketildiği zaman daha hızlı zayıflamanıza yardımcı olacaktır.
Alkali Su pH Değeri
Alkali su pH değerinin dikkatli bir şekilde ölçülmesi, iletkenlik düzeylerini düşük olmasından dolayı çok önemlidir. Başarılı ölçümler sensör seçimine bağlıdır.
Bir suyun asiditesi, istenilen bir pH’ya düşürmek için kuvvetli bir bazla reaksiyon veren kantitatif kapasitesidir. Ölçüm değerleri, tayinde kullanılan pH dönüm noktasına bağlı olarak değişir. Asidite suyun bir agregat özelliğidir.
Alkali Su pH’ı
Suyun pH’ı 7 olması, doğal su, çözünmüş mineraller ve gazlar içerdiği için pH aralığı sergilenir. Yüzey suları tipik olarak pH 6,5 ila 8,5 arasında değişirken, yeraltı suyu pH 6 ila 8,5 arasında değişir. Bu su tipik olarak aşındırıcı ve yumuşaktır . 8,5’ten yüksek pH’a sahip su, bazik veya alkali olarak kabul edilir.
Doğal suların pH’sı genellikle 6-9 arasındadır. Organik asitlerin bazıları 4,3’ten aşağı değerler alabilmesine rağmen bu pH’dan düşük değerler genellikle mineral asitliğin göstergesidir. Suyun geldiği, geçtiği ortamlara göre pH’sı da değişebilir
Saf su sertliği kaliteyi mi belirler?
Suyun sertliği kalitesini belirler. Sert sular sağlıklı sulardır. Ancak sert suyun içimi biraz daha zordur. Aynı zamanda sabunla zor köpüren sular da sert sulardır. Suyun vücut için değerliliğini belirleyen bir diğer etmen de suyun Ph derecesi. Ph 7 nötr kabul ediyoruz. PH 8,5’ a kadar da alkali olması vücut için daha sağlıklı olduğu anlamına geliyor. Suyu ayrıca alkali yapmak için bu tür damlalar ve karbonatlar kullanmaya gerek yoktur.
Suyun toprakla buluşması önemli, eskiden testide su içilirdi. Suyu en iyi saklama yolu cam şişedir. Ancak kullanım kolaylığı ve taşıma kolaylığı açısından çoğu zaman da pet şişeler veya polikarbon şişeler avantaj sağlar. Eğer bu şişelerde suyu satın alıyorsanız evde kullanırken direkt cam şişeye boşaltabilirsiniz.