Dünya haritasına baktığınızda gördüğünüz maviliklerin sadece yüzde 2,5’i tatlı sudur. Bu suyun yüzde 70’i buzullardadır. Tatlı su çok önemli mi?
Soru sormak, insanların sorularını yanıtlamak ve diğer insanlarla bağlantı kurmak için sosyal sorularımıza ve Cevap Motorumuza kaydolun.
Soru sormak ve insanların sorularını yanıtlamak ve diğer insanlarla bağlantı kurmak için Su Arıtma Sorular & Cevaplar Motorumuza giriş yapın.
Şifreni mi unuttun? Lütfen e-mail adresinizi giriniz. Bir bağlantı alacaksınız ve e-posta yoluyla yeni bir şifre oluşturacaksınız.
Lütfen bu sorunun neden bildirilmesi gerektiğini düşündüğünüzü kısaca açıklayın.
Lütfen bu cevabın neden bildirilmesi gerektiğini kısaca açıklayın.
Lütfen bu kullanıcının neden şikayet edilmesi gerektiğini düşündüğünüzü kısaca açıklayın.
Yaşamın devamı yeterli ve iyi kalitede suyun varlığına bağlı.
Yerküre üzerindeki suyun tamamı beş litrelik bir şişeye konsa, biz insanların erişebileceği tatlı su miktarı yalnızca bir yemek kaşığı kadar. Başka bir deyişle, erişilebilir tatlı su miktarı, dünyanın toplam su varlığının yüzde 1’inden bile az. Yeterli miktarda ve kaliteli bir suyun varlığı, tatlı su ekosistemlerinin olduğu kadar, gıda güvencesinin ve sürdürülebilir kalkınmanın, dolayısıyla insanlığın geleceğinin de temel koşulu. Tatlı su kaynaklarını korumak işte bu yüzden çok önemli.
21. yüzyılda karşımıza çıkan başlıca zorluk, su kaynaklarının kısıtlı olması. Gıda güvenliği ve enerji güvencesi, ekonomik büyüme, iklim değişikliğiyle mücadele ve biyolojik çeşitlilik kaybının önlenmesi gibi birçok konunun temelinde su kaynaklarının sürdürülebilirliği var.
Bu nedenle, su kaynaklarının kısıtlı olması veya aşırı kullanımı artık hepimizi ilgilendiriyor.
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
Dünya haritasına baktığınızda gördüğünüz maviliklerin sadece yüzde 2,5’i tatlı sudur. Bu suyun yüzde 70’i buzullardadır.
TÜRKİYE’DE SU KAYNAKLARININ GÜNCEL DURUMU
Türkiye, sanılanın aksine su zengini bir ülke değil. Yılda kişi başına düşen 1.519 m³’lük su miktarı ile ‘su sıkıntısı çeken’ bir ülke. Türkiye nüfusunun 2030 yılında 100 milyona ulaşacağı ve kişi başına düşen su miktarının 1.120 m³’e gerileyeceği öngörülüyor. Diğer bir deyişle, artan nüfusu ve büyüyen kentleriyle Türkiye, ‘su fakiri’ olma yolunda ilerliyor.
Türkiye’de 25 su havzası var. Her havza kendi içerisinde farklı dinamiklere ve sorunlara sahip. Örneğin, Büyük Menderes ve Ergene havzalarında kirlilik sorunu daha ön plandayken, yarı kurak iklime sahip Konya Kapalı Havzası’nda tarımda aşırı su kullanımı veya havzalar arası su transferi konuları öne çıkıyor.
Başka ülkelerde de gördüğümüz su miktarı ile nüfusun oransal dağılımı arasındaki eşitsizlik sorunu Türkiye’de de mevcut. Ülkemizdeki toplam nüfusun yüzde 28’i Marmara Bölgesi’nde yaşarken, buradaki havzalar toplam su akışının sadece yüzde 4’lük kısmını topluyor. Meriç, Ergene, Gediz, Büyük Menderes, Burdur Gölü, Akarçay, Konya ve Asi Nehri havzalarında yüzey ve yeraltı suyu kullanımı, su kaynaklarının kendini yenileyebilme kapasitesini aşmış durumda. Bu durum havzalar üzerindeki baskıyı arttırarak, doğal ekosistemler için büyük bir tehdit oluşturuyor.