1. Atık su oranı %50 demeleri çok yanlış olmuş. Normal değer 1/3 tür yani 1 litre temiz suyu ancak 4 litre şebeke suyu harcayarak elde edebiliriz.Sonuçta 1 litre temiz+3 litre atık su çıkıyor. Maalesef çok ciddi su harcıyoruz bu sistemlerle bu bir gerçek.

    Atık su oranı %50 demeleri çok yanlış olmuş. Normal değer 1/3 tür yani 1 litre temiz suyu ancak 4 litre şebeke suyu harcayarak elde edebiliriz.Sonuçta 1 litre temiz+3 litre atık su çıkıyor. Maalesef çok ciddi su harcıyoruz bu sistemlerle bu bir gerçek.

    Daha az gör
  2. Merhaba, bu videoyu gordukten sonra yeni aldigim sistemimdeki atik suyu test ettim 8lt tank dolana kadar 42lt atik su oldu. Ben biraktim. Peki bu durumda membranin markasi mi onemli. Alirken atik su orani %50 demislerdi.

    Merhaba, bu videoyu gordukten sonra yeni aldigim sistemimdeki atik suyu test ettim 8lt tank dolana kadar 42lt atik su oldu. Ben biraktim. Peki bu durumda membranin markasi mi onemli. Alirken atik su orani %50 demislerdi.

    Daha az gör
  3. Benim oturduğum binada evime gelen suyun basıncı 6 bar civarında. Arıtma cihazım ise motorlu sistem. Atık suyu israf olmasın diye hortumla banyoya taşıdım. Daha önce motorsuz arıtma cihazı kullanıyordum. Atık su oranı 1 litre temiz suya 3 litre atık su idi. Şimdiki motorlu sistemde ise 1 litre temizDevamını oku

    Benim oturduğum binada evime gelen suyun basıncı 6 bar civarında. Arıtma cihazım ise motorlu sistem. Atık suyu israf olmasın diye hortumla banyoya taşıdım. Daha önce motorsuz arıtma cihazı kullanıyordum. Atık su oranı 1 litre temiz suya 3 litre atık su idi. Şimdiki motorlu sistemde ise 1 litre temiz suya, 1 litre atık su oluyor. Motorun atık suyu azaltmada çok faydası var. Özellikle 4 barın altındaki tesisatlarda kesinlikle motor kullanılmasını tavsiye ederim. Atık suyu çok azaltıyor.

    Daha az gör
  4. Böceklerin yok olması demek; bitki örtüsünün önemli bir bölümününün, kuş türlerinin çoğunun ve sürüngenlerin çok kısa bir süre içinde yok olması demektir. Tabi yok olan her bir tür, beraberinde birçok türü de kısa bir zaman içinde kaybetmemize neden olacaktır. Bu durumun biz insanlara ulaşması da taDevamını oku

    Böceklerin yok olması demek; bitki örtüsünün önemli bir bölümününün, kuş türlerinin çoğunun ve sürüngenlerin çok kısa bir süre içinde yok olması demektir. Tabi yok olan her bir tür, beraberinde birçok türü de kısa bir zaman içinde kaybetmemize neden olacaktır. Bu durumun biz insanlara ulaşması da tahmin edilebileceği gibi çok uzun sürmeyecek. Sonuçta; böceklerin azalması ile gezegendeki yaşam da sona doğru hızlıca yol alacak. Görüldüğü gibi, yeryüzünün küçük canlıları olan böcekler, dünyadaki yaşamın en önemli dişlilerinden birisi olarak görev yapıyorlar. Belki evimizdeki ya da sokağımızdaki bu canlılardan rahatsız olabiliriz, ancak yeryüzüne yerleştirilen muntazam dengedeki vazifeleri düşünüldüğünde, tabiri caizse onlar yoksa biz de yokuz.

    Daha az gör
  5. Böceklerin ve Eklem Bacaklıların Yok Olması, Yeryüzündeki Besin Zincirine de Zarar Veriyor Böceklerin tükettikleri besinleri sağlayan canlıların sayısı artıyor, diğer taraftan böceklerle beslenen canlıların sayısı da azalıyor. Bu durum, araştırmacılara göre dünyanın akciğeri konumundaki tropik kuşakDevamını oku

    Böceklerin ve Eklem Bacaklıların Yok Olması, Yeryüzündeki Besin Zincirine de Zarar Veriyor

    Böceklerin tükettikleri besinleri sağlayan canlıların sayısı artıyor, diğer taraftan böceklerle beslenen canlıların sayısı da azalıyor. Bu durum, araştırmacılara göre dünyanın akciğeri konumundaki tropik kuşak ormanları için de çok büyük tehlike oluşturuyor.

    Dolayısıyla böcekler olmazsa, bitki örtüsünün önemli bir bölümü, kuş türlerinin çoğu, sürüngenler ve amfibiyanlar çok kısa bir süre içinde kaybedilebilir. Tabi yok olan her bir tür, beraberinde birçok türü de kısa bir zaman içinde kaybetmemize neden olabilir. Bu durumun biz insanları da etkilemesi tahmin edilebileceği gibi çok uzun sürmez. Sonuçta; böcekler olmazsa gezegendeki yaşamın sonuna doğru hızlıca yol alınabilir.

    Ama tüm bu sorunların müsebbibi de maalesef insanoğlu. Şehirlerde yoğun yapılaşma sonucu kaybolan yeşil alanlar, tarım alanlarında, ev ve işyerlerinde aşırı ve kontrolsüz bir şekilde yapılan kimyasal ilaçlamalar, çevre kirliliği ve küresel ısınma gibi nedenler böceklerdeki bu yok oluş sürecinin başlıca faktörleridir.

    Daha az gör
  6. Peki Böcekler Yok Olursa Ne Olur? Ünlü bilim insanı Albert Einstein’ın arılarla ilgili şu meşhur sözü söylediği bilinir: “Eğer arılar yeryüzünden kaybolursa insanın sadece 4 yıl ömrü kalır. Arı olmazsa döllenme, bitki, hayvan, insan olmaz.” Gezegenimizdeki bitkilerin %35’i üremek için arı gibi böcekDevamını oku

    Peki Böcekler Yok Olursa Ne Olur?

    Ünlü bilim insanı Albert Einstein’ın arılarla ilgili şu meşhur sözü söylediği bilinir: “Eğer arılar yeryüzünden kaybolursa insanın sadece 4 yıl ömrü kalır. Arı olmazsa döllenme, bitki, hayvan, insan olmaz.”

    Gezegenimizdeki bitkilerin %35’i üremek için arı gibi böceklere ihtiyaç duyuyorlar. Böceklerin üzerlerine yapışan polenler, bitkilerin daha geniş alana yayılmasını sağlıyor.

    Ayrıca bu böcekler arasında, ayrıştırıcı rol üstlenenler de var. Eğer onların nüfusunda azalma oranı artarsa, yeryüzündeki doğal çürüme süreleri ve doğaya bırakılan atıkların yok edilme süreleri de uzayacak. Dünya, günden güne her tarafı çöplerle ve cesetlerle dolu olan bir yer olacak.

    Daha az gör
  7. Böceklerin Yeryüzündeki Vazifeleri Uzmanların ifadesine göre yeryüzünde 1 milyondan fazla böcek türü mevcuttur. Bunların sadece 750’si bitkilere zarar veriyor. Geri kalanlar ise bitkilerin tozlaşması gibi pek çok görevde önemli roller oynayan türler. Yani böceklerin yaratılmasındaki asli amaçlardanDevamını oku

    Böceklerin Yeryüzündeki Vazifeleri

    Uzmanların ifadesine göre yeryüzünde 1 milyondan fazla böcek türü mevcuttur. Bunların sadece 750’si bitkilere zarar veriyor. Geri kalanlar ise bitkilerin tozlaşması gibi pek çok görevde önemli roller oynayan türler. Yani böceklerin yaratılmasındaki asli amaçlardan biri bitkilerin tozlaşmasını sağlayıp dünyadaki yaşamın devamlılığını korumak. Ama hepsi bu kadar da değil. Bir kısmı da organik maddelerin ayrıştırarak tekrar toprağa karışmasında önemli fonksiyonları var. Yani doğanın temizliği için çalıştırılan işçiler denilebilir.

    Örneğin, birçoğumuzun “olmasaydı da olurdu” dediği hamamböcekleri ekosistemin devamlılığı konusunda kilit rol oynamakta. Çürümekte olan organik maddelere karşı iştah verilen bu tür, özellikle azotun ayrıştırılması ve yeniden toprağa dönüşü için çok büyük önem taşıyor. Bitkiler de toprağa geri dönen bu azotu kullanıyor. Hamam böcekleri aynı zamanda kuşlar ve fareler gibi küçük hayvanlar için besin kaynağı olarak da önemli işlev görür.

    Daha az gör
  8. İnsanlar ise sadece kendilerini düşünerek hareket ediyorlar; yeryüzünün hassas dengelerini göz ardı ederek, istedikleri her şeyi yapabileceklerini düşünüyorlar. Yapılan son araştırmalar ise, insanoğlunun bu yanılgısının faturasının çok ağır olabileceğini gösteriyor. Yeryüzündeki her bir canlının ekoDevamını oku

    İnsanlar ise sadece kendilerini düşünerek hareket ediyorlar; yeryüzünün hassas dengelerini göz ardı ederek, istedikleri her şeyi yapabileceklerini düşünüyorlar. Yapılan son araştırmalar ise, insanoğlunun bu yanılgısının faturasının çok ağır olabileceğini gösteriyor.

    Yeryüzündeki her bir canlının ekosistemin devamı açısından büyük faydası ve önemi vardır. Türler, yaşadıkları bölgelerde toprak, hava, su ve diğer canlı gruplarıyla etkileşim halinde gezegenin denge ve düzeninde önemli roller üstlenirler. Bu sistemde tek bir canlı türünün bile yok olması, zincirleme devam eden negatif etkiye yol açar.

    İşte yeryüzünde küçük canlılardan bir grubu olan böceklerde, dünyadaki yaşamın en önemli dişlilerinden birisi olarak görev yapıyorlar. Belki evinizdeki ya da sokağınızdaki bu canlılardan rahatsız olabiliriz, ancak yeryüzüne yerleştirilen muntazam dengedeki vazifeleri düşünüldüğünde, tabiri caizse onlar yoksa biz de yokuz.

    Daha az gör
  9. Dünya genelinde 2030'a kadar 700 milyon kişinin su kıtlığı nedeniyle yaşadıkları bölgelerden göç etmek zorunda kalacağı tahmin ediliyor. Dünyanın yüzde 70'i sudan oluşuyor. Ancak bu suyun yalnızca yüzde 2,5'i tatlı su iken iklim değişikliği, endüstriyelleşme ve nüfus artışı nedeniyle yerküredeki kulDevamını oku

    Dünya genelinde 2030’a kadar 700 milyon kişinin su kıtlığı nedeniyle yaşadıkları bölgelerden göç etmek zorunda kalacağı tahmin ediliyor.
    Dünyanın yüzde 70’i sudan oluşuyor. Ancak bu suyun yalnızca yüzde 2,5’i tatlı su iken iklim değişikliği, endüstriyelleşme ve nüfus artışı nedeniyle yerküredeki kullanılabilir su kaynaklarının tasarrufu giderek önem kazanıyor.

    Dünyada su kaynaklarının yüzde 97,2’si okyanuslar, yüzde 2,15’i buzullar, yüzde 0,26’sı yer altı suları, yüzde 0,009’u tatlı su gölleri, yüzde 0,008’i kapalı denizler, yüzde 0,005’i topraktaki nem, yüzde 0,001’i atmosferdeki su ve yüzde 0,0001’i ise akarsulardan oluşuyor.

    Her bölgenin kendine yetecek kadar suyu bulunsa da tatlı su kaynakları dünyada eşit şekilde dağılmıyor. Bu da tatlı su kaynaklarının kıtalar, bölgeler ve hatta ülke içinde farklılık gösterdiği anlamına geliyor.

    Okyanusya en kuru kıtalardan biri

    Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütüne (FAO) göre, Amerika kıtası dünyada yıllık olarak yenilenebilir tatlı su kaynaklarının yüzde 46’sına sahip. Bu nedenle de dünyada su bakımından en zengin kıtaların başında geliyor. Kıtada, kişi başına yenilenebilir tatlı su kaynakları günde ortalama 55 bin 500 litreden oluşuyor.

    Okyanusya ise yıllık yenilenebilir tatlı su kaynaklarının yalnızca yüzde 2’sini barındırdığından yerküredeki en kuru kıtalardan birini oluşturuyor. Ancak düşük nüfus yoğunluğu nedeniyle kişi başına düşen tatlı su miktarı birçok bölgenin önünde.

    Asya, günlük 7 bin 750 litre ile kişi başına düşen yenilenebilir tatlı su kaynakları miktarı bakımından en düşük bölgelerden biri.

    Günlük kişi başına düşen yenilenebilir tatlı su kaynakları Kuzey Afrika’da 750 litre iken Arap Yarımadasında ise 230. Kuveyt ise günde 16 litre ile en az kişi başına yenilenebilir tatlı su kaynağına sahip.

    159 milyon kişi su ihtiyacını yüzey sularından karşılıyor

    Dünyanın farklı bölgelerinde milyarlarca kişi ev ve iş yerlerinde temiz ve güvenlik suya erişemiyor. Ayrıca okullarda da bu sıkıntı yaşanıyor. Uluslararası birçok örgüt, özellikle kadınlar, çocuklar, yerliler ve mülteciler gibi dezavantajlı grupların temiz suya erişimlerinin hala kısıtlı olduğuna dikkat çekiyor.

    Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerine göre, dünyada 2,1 milyar kişinin evinde temiz su bulunmuyor.
    Bu kişilerin 844 milyonu temel içme suyu ihtiyacını karşılamakta güçlük çekerken, çoğunluğu Sahra Altı Afrika’da olmak üzere 263 milyon kişi musluktan su temin edebilmek için yarım saat beklemek zorunda kalıyor. Ayrıca, 159 milyon kişi de su ihtiyacını yüzey sularından karşılıyor.

    700 milyon kişi göç etmek zorunda kalabilir

    UNICEF’e göre ise dünyada her 4 ilk okuldan biri temiz içme suyu imkanından yoksun. Bunların yanı sıra her gün 700’den fazla 5 yaşın altındaki çocuk, hijyenik olmayan sudan kaynaklı ishalden yaşamını yitiriyor.

    DSÖ, dünyada temiz ve güvenli suya erişimi bulunmayan kişilerin yüzde 80’inin kırsal bölgelerde yaşadığını belirtiyor. Aynı zamanda zenginler, suya ulaşmak için daha az maliyet öderken, fakirler ise aynı hizmete sahip olabilmek için daha fazla para ödemek zorunda kalıyor.

    FAO verilerine göre, gelişmiş ülkelerde evsel ihtiyaçlar için kişi başına günde 800 litreye kadar su tüketilirken, gelişmemiş ülkelerde bu oran 10’a kadar düşüyor.

    Dünya nüfusunun yarısının 2025’e kadar su kaynaklarının kısıtlı olduğu bölgelerde yaşayacağı tahmin ediliyor. Küresel Su Enstitüsü’nün verileri, 2030’a kadar 700 milyon kişinin su kıtlığı nedeniyle yaşadıkları bölgelerden göç etmek zorunda kalacakları uyarısında bulunuyor.

    Tarımda etkin sulamanın önemi

    Temiz suya erişim 21. yüzyılda insanlığın en önemli ortak meselelerinden birini oluşturuyor.

    Dünya genelinde suyun yüzde 70’i tarım, yüzde 20’si endüstri ve yüzde 10’u da evsel olarak kullanılıyor. Yerküredeki suyun yaklaşık yüzde 70 tarımda tüketilmesi bu alanda doğru ve etkin kullanımın önemini gündeme getiriyor

    FAO verileri, 2030’a kadar gelişmekte olan ülkelerdeki sulanan alanların yüzde 34 oranında artacağına dikkat çekiyor.

    Sulama yöntemlerindeki geliştirme ve iyileştirmeler neticesinde ise tarım sulamalarında kullanılan su miktarının yalnızca yüzde 14 artabileceğini belirten FAO, bu nedenle verimli, etkin ve sürdürülebilir sulama yöntemlerinin önemini vurguluyor.

    Daha az gör
  10. Dünyada 2,1 milyar kişi temiz su imkanından yoksun

    Dünyada 2,1 milyar kişi temiz su imkanından yoksun

    Daha az gör