1. Fırtına Dalgası (Storm Surge) : Aşırı meteorolojik şartlar( düşük atmosfer basıncı ve/ veya kuvvetli rüzgârlar) sebebi ile belli bir lokasyonda deniz seviyesinde yaşanan geçici yükselme. Fırtına dalgası; sadece gel git varyasyonlarından beklenen değerin belli bir zaman ve yerde aşılması olarak tanımDevamını oku

    Fırtına Dalgası (Storm Surge) : Aşırı meteorolojik şartlar( düşük atmosfer basıncı ve/ veya kuvvetli rüzgârlar) sebebi ile belli bir lokasyonda deniz seviyesinde yaşanan geçici yükselme. Fırtına dalgası; sadece gel git varyasyonlarından beklenen değerin belli bir zaman ve yerde aşılması olarak tanımlanabilir.

    Daha az gör
  2. Ekosistem (Ecosystem) : Birbirleri ve çevreleriyle etkileşim içinde olan canlıların oluşturduğu sistemi ifade eder. Ekosistem olarak nitelendirilecek sınırlar oldukça görecelidir ve çalışma konusunun odağına göre değişiklik gösterebilir. Bundan dolayı, bir ekosistem küçük bir alandan dünya ölçeğineDevamını oku

    Ekosistem (Ecosystem) : Birbirleri ve çevreleriyle etkileşim içinde olan canlıların oluşturduğu sistemi ifade eder. Ekosistem olarak nitelendirilecek sınırlar oldukça görecelidir ve çalışma konusunun odağına göre değişiklik gösterebilir. Bundan dolayı, bir ekosistem küçük bir alandan dünya ölçeğine kadar değişen bir aralıkta tanımlanabilir.

    Ekosistem Hizmetleri (Ecosystem Services) : Bireyler ya da toplum için maddi bir değer ifade eden ya da etmeyen, ekosisteme ait bütün işlevler ve süreçler ekosistem hizmeti olarak değerlendirilir. Bunlar basitçe sınıflandırılacak olursa:

    • Üretkenlik ya da biyoçeşitliliğin devamı gibi destek hizmetleri
    • Yiyecek, giyecek balık gibi karşılama hizmetleri
    • İklimin düzenlenmesi, ya da karbonun tutulması gibi düzenleme hizmetleri
    • Estetik ve manevi görünüm ya da turizm gibi kültürel hizmetleri

    Ekosistem Temelli Adaptasyon (Ecosystem Based Adaptation) : İklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı insanların adapte olmalarına yardımcı olan adaptasyon stratejisinin baştan sonuna kadar ayrılmaz bir parçası olarak “biyolojik çeşitlilik ve ekosistem hizmetlerinin” kullanılmasıdır.

    Ekosistem Yaklaşımı (Ecosystem Approach) : Ekosistem yaklaşımı, arazi, su ve yaşam kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir şekilde kullanımının desteklenmesi için entegre yönetim stratejisidir. Ekosistem yaklaşımı, organizmalar ve çevreleri arasındaki temel etkileşimler, fonksiyonlar, süreçler ve yapıları da kapsayan biyolojik organizasyonun seviyelerine odaklanan uygun 141 bilimsel yöntemlerin uygulamalarına dayanır. İnsanlar, kültürel farklılıklarıyla birlikte, birçok ekosistemin ayrılmaz parçalarıdır. Ekosistem yaklaşımı, ekosistemin karmaşık ve dinamik yapısı ve ekosistem fonksiyonlarının tam olarak bilinememesi ve anlaşılamaması gibi problemleri çözmek için “uyarlanabilir (adaptative) yönetim” anlayışına gereksinim duyar. Ana gayeler, ekosistem hizmetlerinin devam ettirilmesi için biyolojik çeşitliliğin ve ekosistemin yapısının ve fonksiyonlarının korunmasıdır.

    El-Nino-Güneyli Salınım (El Niño-Southern Oscillation – ENSO) : El-Nino terimi, ilk olarak Ekvator ve Peru kıyılarındaki yerel balıkçılığı rahatsız eden periyodik sıcak su akıntısını tanımlamak için kullanılmıştır. O zamandan beri, bu olay gün değişim hattının Doğu Pasifik’in bölgesel ısınmasıyla özdeşleştirilmiştir. Bu okyanus olayı, Güneyli salınım olarak adlandırılan küresel ölçekli tropikal ve sub-tropikal yüzey basıncının bir değişimi ile ilişkilidir. 2 yıldan 7 yıla kadar bir zaman periyodu ile ifade edilen bu birleşik atmosferokyanus olayı, El-Nino-Güneyli Salınımı (ENSO) olarak adlandırılmaktadır. Bu olay, Darwin ve Tahiti arasındaki yüzey basınç anomali farklılığı ve orta ve ekvatoral Pasifik’deki deniz yüzey sıcaklığı ile ölçülmektedir. ENSO durumunda, hakim rüzgarlar olan ticaret rüzgarları zayıflar, derin deniz suyunun yükselmesinin azalması ve okyanus akıntılarının değişmesi ile deniz yüzey sıcaklıkları ısınır, böylece ticaret rüzgarları daha da zayıflar. Bu olayın, tropikal Pasifik’teki rüzgarlara, deniz yüzey sıcaklıklarına ve yağış rejimlerine oldukça büyük etkisi vardır. Bu olay, küresel iletişim vasıtasıyla, Pasifik boyunca ve dünyanın diğer birçok bölgesinde iklimsel etkiler yapar. ENSO’nun diğer fazı, soğuk faz, La Nina olarak adlandırılır.

    Emisyon Senaryoları (Emissions Scenario) : Emisyon senaryosu, belirleyici güçler (demografik ve sosyo ekonomik gelişme, teknolojik değişim gibi) ve bunların kendi aralarındaki ilişkilerle ilgili tutarlı ve anlaşılabilir “kabuller setine” dayanan, potansiyel olarak radyatif aktiviteye sahip etmenlerin (sera gazları, aerosoller gibi) emisyonlarının gelecekte izleyebilecekleri seyrin mantıklı gösterimi olarak tanımlanabilir. İklim projeksiyonlarının hesaplanması için bir iklim modelinde girdi olarak kullanılan konsantrasyon senaryoları, emisyon senaryolarından elde edilir. IPCC’de (1992) üretilen bir dizi emisyon senaryosu, 1996’daki IPCC iklim projeksiyonları için temel oluşturmuştu. Bu senaryolar IS92 olarak adlandırıldı. 2000 yılındaki IPCC Emisyon Senaryoları Özel Raporunda (Nakićenović and Swart, 2000), emisyon senaryoları raporun kelimelerinin baş harflerinden oluşan SRES kısaltmasıyla isimlendirildi. SRES senaryolarından bazıları, 2001 ve 20007 yılındaki IPCC değerlendirme raporundaki iklim projeksiyonlarının üretilmesinde kullanıldı. İklim değişikliği yeni emisyon senaryoları, 4 temsili konsantrasyon rotası (RCPs), IPCC AR5 için geliştirildi.

    Endişe Nedenleri (Reasons for Concern) : Elemanları sınıflandırma çerçevesinde, ilk geliştirilen IPCC Üçüncü Değerlendirme Raporu’nda, yargıları kolaylaştırmayı amaçlayan İklim değişikliğinin hangi düzeyde “tehlikeli” olabileceğine dair etkilerini toplayarak (BMİDÇS 2. maddesi) riskler ve güvenlik açıkları belirlenir.

    Erken Uyarı Sistemi (Early Warning System) : Bir tehlike tarafından tehdit edilen bireyler, toplum ve organizasyonların muhtemel zararlardan ya da kayıplardan korunması ya da bunları en aza indirilmeleri için uygun eylemleri yerine getirilmesi ve hazırlanması için yeterli zaman kazanmalarını sağlayabilecek, zamanında ve anlamlı bilgi üretmek ve yaymak için gerekli bir dizi kapasiteyi/kabiliyeti ifade etmektedir.

    Eşik (Threshold) : Ani veya hızlı değişiklik gösteren bir sistemindeki önemli sınır seviyesidir. Ekolojik, ekonomik veya diğer sistemlerde yeni özelliklerin oluştuğu, tahminlere dayalı olmayıp matematiksel işlemlere bağlı olan sınır noktası veya seviyesidir.

    Etkiler (Impacts) : IPCC 5. Değerlendirme Rapor’unda bu terim “Doğal afetler ve iklim değişikliklerinin doğa ve insanlar üzerinde yaptığı tesirlerdir.” olarak yer almıştır.

    Daha az gör
  3. Bu cevap düzenlendi.

    Dinamik Küresel Vejetasyon Modeli (Dynamic Global Vegetation Model -DGVM) : İklim ve diğer çevresel değişikliklerce etkilenen, vejetasyonun ve onun dinamiklerinin zamana ve mekana göre gelişimini temsil eden modellerdir. Donmuş Toprak (Permafrost) : Birbirini takip eden en az iki sene boyunca 0°C’niDevamını oku


    Dinamik Küresel Vejetasyon Modeli (Dynamic Global Vegetation Model -DGVM) : İklim ve diğer çevresel değişikliklerce etkilenen, vejetasyonun ve onun dinamiklerinin zamana ve mekana göre gelişimini temsil eden modellerdir.



    Donmuş Toprak (Permafrost) : Birbirini takip eden en az iki sene boyunca 0°C’nin altında bulunan yer tabakasıdır (toprak veya kaya ve buz ve organik maddeleri de kapsar).

    Daha az gör
  4. Dış Zorlama (External Forcing) : Dış zorlama, iklim sisteminin değişmesine neden olan iklim sistemi dışında bir zorlamayı ifade eder. Volkanik patlamalar, güneşteki değişimler ve atmosfer içeriğindeki insan kaynaklı değişiklikler ile arazi kullanımındaki değişimler dış zorlamalardır.

    Dış Zorlama (External Forcing) : Dış zorlama, iklim sisteminin değişmesine neden olan iklim sistemi dışında bir zorlamayı ifade eder. Volkanik patlamalar, güneşteki değişimler ve atmosfer içeriğindeki insan kaynaklı değişiklikler ile arazi kullanımındaki değişimler dış zorlamalardır.

    Daha az gör
  5. Birleştirilmiş Modelleme (Ensemble) : İklim projeksiyonları için bir paralel model simülasyonları grubudur. Bu gruptaki model sonuçlarında görülen çeşitlilikler bir belirsizlik tahmini sağlamaktadır. Aynı modelin farklı başlangıç koşulları ile yapılmış birleştirilmiş modelleme sadece iklimin iç çeşiDevamını oku

    Birleştirilmiş Modelleme (Ensemble) : İklim projeksiyonları için bir paralel model simülasyonları grubudur. Bu gruptaki model sonuçlarında görülen çeşitlilikler bir belirsizlik tahmini sağlamaktadır. Aynı modelin farklı başlangıç koşulları ile yapılmış birleştirilmiş modelleme sadece iklimin iç çeşitliliğinden kaynaklanan belirsizliği karakterize eder.

    Diğer yandan pek çok modelin simülasyonlarını içeren çoklu-model birleştirilmiş modelleme aynı zamanda modelin yapısından kaynaklanan farklılıkların etkisini içermektedir. Bütüncül Model (End-to-End Model) : Beslenme zincirinin en üstteki yırtıcılar ve biyolojik çevresini de kapsayacak şekilde tüm beslenme ağını temsil etmesi amacıyla interaktif alt-modellerin bir kombinasyonu olan tek bir dinamik modelleme çerçevesidir.

    Daha az gör
  6. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi – UNFCCC (United Nations Framework Convention on Climate Change) : 9 Mayıs 1992’de New York’taki toplantıda kabul edilen ve 1992 Rio de Janeiro Dünya Zirvesi’nde 150’den fazla ülke ve Avrupa Topluluğu’nun imzaladığı sözleşmedir. Sözleşmenin niDevamını oku

    Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi – UNFCCC (United Nations Framework Convention on Climate Change) : 9 Mayıs 1992’de New York’taki toplantıda kabul edilen ve 1992 Rio de Janeiro Dünya Zirvesi’nde 150’den fazla ülke ve Avrupa Topluluğu’nun imzaladığı sözleşmedir. Sözleşmenin nihai hedefi atmosferdeki sera gazı birikimlerini, iklim sistemi üzerindeki tehlikeli insan kaynaklı etkiyi önleyecek bir düzeyde durdurmayı başarmaktır. Sözleşme tüm taraf ülkeler için taahhüt içermektedir.

    Sözleşmede ülkeler iki farklı kategoride gruplandırılmıştır. Bu gruplandırmaya göre Ek-1 ülkeleri ( tüm OECD ülkeleri ve ekonomik geçiş sürecindeki ülkeler) Montreal Protokolü ile kontrol altına alınamayan sera gazı emisyonlarını 2000 yılına kadar 1990’daki seviyeye düşürmeyi amaçlamaktadır. Sözleşme Mart 1994’de yürürlüğe girmiştir.

    Daha az gör
  7. Arazi Kullanımı ve Arazi Kullanımındaki Değişim (Land Use and Land Use Change-LULUC): Arazi kullanımı, belirli bir arazi örtüsü çeşidi (bir insan faaliyetleri düzeni) üzerinde yapılan düzenlemeler, aktiviteler ve girdilerin tümünü ifade etmektedir. Arazi terimi aynı zamanda arazinin kullanıldığı sosDevamını oku

    Arazi Kullanımı ve Arazi Kullanımındaki Değişim (Land Use and Land Use Change-LULUC): Arazi kullanımı, belirli bir arazi örtüsü çeşidi (bir insan faaliyetleri düzeni) üzerinde yapılan düzenlemeler, aktiviteler ve girdilerin tümünü ifade etmektedir. Arazi terimi aynı zamanda arazinin kullanıldığı sosyal ve ekonomik amaçlar (örneğin, otlak, kereste çıkarma ve koruma) için de kullanılmaktadır.

    Arazi kullanımındaki değişim, arazi örtüsünde değişime neden olabilecek, insanlar tarafından arazinin yönetimindeki değişimi ifade etmektedir. Arazi örtüsü ve arazi kullanımdaki değişim yüzey albedosunda, evapotranspirasyonda, sera gazları kaynaklarında ve yutaklarında veya iklim sistemindeki diğer özelliklerde bir etkiye neden olabilir ve böylece bölgesel veya küresel çapta iklim üzerindeki radyatif zorlamada artışa ve başka etkilere sebep olabilir

    Daha az gör
  8. Afet Riski ve Afetler İçin Azaltım ( Mitigation of Disaster Risk and Disaster) : Tehlikeyi maruz kalma durumlarını, tehlikeye karşı hassasiyeti, ve tehlikeyi azaltma faaliyetleriyle fiziksel tehlikelerin (insan kaynaklı olanlarda dahil) potansiyel kötü etkilerini azaltmak.

    Afet Riski ve Afetler İçin Azaltım ( Mitigation of Disaster Risk and Disaster) : Tehlikeyi maruz kalma durumlarını, tehlikeye karşı hassasiyeti, ve tehlikeyi azaltma faaliyetleriyle fiziksel tehlikelerin (insan kaynaklı olanlarda dahil) potansiyel kötü etkilerini azaltmak.

    Daha az gör
  9. Bu cevap düzenlendi.

    Adaptasyon (Adaptation): Zararlarının azaltılması ya da muhtemel faydalarının suistimal edilmemesi amacıyla hâlihazırdaki ya da beklenen iklimin ve onun etkilerinin insan sistemlerindeki ayarlanması/alıştırma sürecidir. Bu süreç doğal sistemlerde aktüel iklime ve onun etkilerine karşı kendiliğindenDevamını oku


    Adaptasyon (Adaptation): Zararlarının azaltılması ya da muhtemel faydalarının suistimal edilmemesi amacıyla hâlihazırdaki ya da beklenen iklimin ve onun etkilerinin insan sistemlerindeki ayarlanması/alıştırma sürecidir. Bu süreç doğal sistemlerde aktüel iklime ve onun etkilerine karşı kendiliğinden devam ederken, insanların müdahil olması beklenen iklime karşı bu sürecin uygulanmasını kolaylaştırmaktadır. Adaptasyon genel olarak 3 farklı kategoride değerlendirilebilmektedir:


    Proaktif Adaptasyon (Anticipatory Adaptation) : Gözlenen iklim değişikliğinin spesifik etkileri ortaya çıkmadan önce hayata geçirilen adaptasyondur.


    Otonom Adaptasyon (Autonomous Adaptation) : Bu adaptasyon çeşidi plansızdır ve iklimde, insan ya da doğal sistemlerde meydana gelen değişiklikler gözlemlendikten sonra bunlara cevap olarak oluşturulan adaptasyon çeşididir. Genellikle, temel kapasitenin bir göstergesi olarak değerlendirilir. Spontane ya da reaktif adaptasyon olarak da isimlendirilir.


    Planlı adaptasyon (Planned Adaptation) : Belli bir duruma ulaşmak, devam ettirmek ya da geriye döndürmek için gerekli eylemleri içeren, şartların değiştiği ya da değişmek üzere olduğu bilgisine dayanan maksatlı plan, strateji ya da politik kararın sonucu yürütülen uyum süreçleridir.


    Adaptasyon Değerlendirmesi (Adaptation Assessment) : Ulaşılabilirlik, fayda, maliyet, etkililik, verimlilik ve uygulanabilirlik gibi kıstasların değerlendirme ve iklim değişikliğine adaptasyon için seçeneklerin tanımlanması çalışmasıdır.


    Adaptasyon Kapasitesi Yönetimi (Adaptive Management) : Belirsizlik ve değişiklik karşısında kaynakların yönetimi için tekrarlanabilen geliştirme stratejileri sürecidir. Adaptasyon kapasitesi yönetimi, sistemdeki diğer değişkenlerin sebep olduğu değişikliliklerin ve onların etkilerinin gözlemlenmesine bir cevap olarak yaklaşımların benimsenmesi ve uyarlanmasını da içermektedir.

    Daha az gör
  10. Su Ayak izi Sanal su kavramı ile yakından ilişkili olan su ayak izi kavramı, yeni su yönetimi için temel alınabilir. Bir bireyin, toplumun veya iş kolunun su ayak izi, o bireyin, toplumun veya iş kolunun tükettiği mal ve hizmetlerin üretimi için kullanılan temiz su kaynaklarının toplam miktarıdır. SDevamını oku

    Su Ayak izi

    Sanal su kavramı ile yakından ilişkili olan su ayak izi kavramı, yeni su yönetimi için temel alınabilir. Bir bireyin, toplumun veya iş kolunun su ayak izi, o bireyin, toplumun veya iş kolunun tükettiği mal ve hizmetlerin üretimi için kullanılan temiz su kaynaklarının toplam miktarıdır. Su ayak izi, tüketici ve üreticilerin doğrudan ve dolaylı su sarfiyatını birlikte değerlendiren bir tüketim göstergesidir.

    Birçok ülke, su ayak izini, su yoğunluğu fazla olan malları ve ürünleri ithal ederek büyük öl­çüde dışsallaştırmıştır. Bu da, su yönetimi ve koruma mekanizmaları yetersiz olan ihraç ülkelerindeki su kaynakları üzerinde bir baskı oluşturmaktadır. Su kaynaklarının daha iyi yönetilmesinde sadece hükümetler değil tüketiciler, iş kolları ve sivil toplum da rol oynayabilir.

    Bir bireyin su ayak izi, tükettiği, hizmet, mal ve ürünlerin miktarı ile sanal su içeriklerinin çarpılmasıyla bulunur. Ülkenin su ayak izi iki şekilde değerlendirilebilir. Aşağıdan yukarı doğru olan yaklaşımda tüketilen bütün hizmet ve malların miktarları, bu mal ve hizmetlerin sanal su içeriklerinin çarpımıyla bulunur. Yukarıdan aşağıya doğru olan yaklaşımda ise, tüketilen bütün yerel su kaynakları miktarı ile sanal su ithalatının toplamından, sanal su ihracatının çıkarılmasıyla bulunur.

    Ülkenin toplam su ayak izi, kullanılan yerel su kaynakları miktarı ile ülke dışından gelen sanal su içeriğinden oluşur. Bir mal veya hizmetin su ayak izi, o mal veya hizmeti üretmek için bütün aşamalarda kullanılan toplam temiz su miktarıdır ve sanal su içeriği ile aynıdır. Bir iş kolunun su ayak izi, işin yürütülmesi ve oluşturulması için kullanılan toplam temiz su miktarıdır.

    Su ayak izi kavramı üç ana bileşenden oluşmaktadır: mavi, yeşil ve gri. Mavi su ayak izi, bir ürünün üretiminde kullanılan küresel yüzey ve yeraltı su kaynaklarından buharlaşan mik­tardır. Yeşil su ayak izi, kullanılan küresel yeşil su kaynaklarından (toprakta tutulan yağmursuyu)buharlaşan miktardır. Gri su ayak izi, kirletilen su miktarıdır.

    Bazı ülkelerin su ayak izi verileri:

    • Çin’in su ayak izi yılda kişi başına yaklaşık 700 m3‘tür. Çin’in su ayak izinin yaklaşık % 7’si ülke dışından sağlanmaktadır.
    • Japonya’nın su ayak izi yılda kişi başına yaklaşık 1150 m3‘tür. Japonya’nın su ayak izinin yaklaşık % 65’i ülke dışından sağlanmaktadır.
    • ABD’nin su ayak izi yılda kişi başına yaklaşık 2500 m3’tür.
    • Türkiye’nin su ayak izi, yani tüketilen mal ve hizmetlerin üretiminde kullanılan temiz su miktarı yılda kişi başına yaklaşık 1615 m3‘tür. Bu miktarın % 15’i ülke dışından sağlanmaktadır. Türkiye’nin su ayak izi, dünya ortalaması olan 1240 m3‘ün üzerindedir.

    Daha az gör