(DSİ) Genel Müdür Yardımcısı Oğuz Kasap: Hemen hemen her on yılda bir kuraklık yaşandığını söyleyen Kasap, “Bizim hesaplarımıza göre İstanbul’da 3 ay kadar daha su var” dedi.
16 milyondan fazla nüfusa sahip İstanbul ‘un barajlarındaki doluluk oranı ortalama yüzde 22,15 son 10 yılın en düşük seviyesine inmiş durumda.
DSİ Genel Müdür Yardımcısı Oğuz Kasap kuraklık tehdidi ile ilgili konuşmasında “Zaten ekim, kasım aylarından itibaren yağışlarla beraber su toplanıyor. Dolayısıyla bundan sonra herhangi bir sorun olacağını düşünmüyoruz” dedi.
Devamında ise “Aralık, ocak, şubat aylarında mutlaka gelen yağışlarla dolduracağız. Ama bizim için önemli olan öncelikle Melen ve ondan sonra diğer yapacağımız barajlar. İSKİ Genel Müdürümüzle bir araya geldik, onlar da katkı verdiler, hangi barajlarda ne yapacağız, ne kadar su toplayacağız, birlikte çalışmaya başladık. Onların da bize vereceği katkılar var şüphesiz. Dolayısıyla el birliğiyle sadece Melen’le yetinmeyeceğiz, diğer barajları da peyderpey devreye alacağız. Ama İstanbul için öngördüğümüz, 2024-2025 yıllarından önce Melen’i bitireceğiz.” diyen Kasap biraz da olsa su kıtlığı karşısında insanların yüreğine su serpti.
İstanbul Barajlarında Son Durum. Kuraklık Tehlikesi Var Mı?
İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) verilerine göre, su miktarı Istrancalar’da yüzde 26,98, Terkos’ta yüzde 22,82, Sazlıdere’de yüzde 5,54, Alibeyköy’de yüzde 28,54, Büyükçekmece’de yüzde 16,07, Ömerli’de yüzde 22,64 Darlık’ta yüzde 51,39 olarak ölçüldü.
İstanbul’u besleyen baraj ve göletlerin maksimum su depolama kapasitesi 868.683 milyon metreküp, var olan su ise 185.82 milyon metreküp. Şehir her gün ortalama 2,8 milyon metreküp su tüketiyor. Bu veriler kısa zamanda kuraklık ile karşı karşıya kalacağımıza işaret.
Medet Güney’den Açıklama
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şube Sekreteri Medet Güney “İstanbul yıllık 3-5 milyar metreküp yağış alıyor ve İstanbul’un su ihtiyacının yüzde 99’u yağışlardan kaynaklı yüzey sularının toplanması ile sağlanıyor. Yani su toplama havzaları ne kadar büyük olursa o kadar fazla yağış toplanır. Oysa son yıllarda bu havzaların yapılaşmaya açılması, kentin kuzeyinde bulunan ormanların yok edilmesi, yağışların akış ile barajları doldurması umutlarını azaltıyor” diyor.
2013-2014 yıllarında da benzer bir su sorunu yaşandığına vurgu yapan Güney,
“O dönemin yöneticileri üçüncü ve dördüncü sınıf kirliliğe sahip Sakarya Nehri’nden su getirmişlerdi. İSKİ’nin bu düzeyde bir kirliliği arıtacak sistemi olmadığı için milyonlarca insanın sağlığı hiçe sayılmıştı. Bir kez daha aynı yöntem akıllara geliyorsa bundan vazgeçilmelidir” dedi.
Bu gibi haberlerde birçok kişinin aklına ‘Neden deniz suyunu kullanmıyoruz?’ sorusu gelmiştir. Bu soruya ilişkin her cevabı bulabileceğiniz yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.
Yorum yap