Ters Ozmoz Sisteminin Avantaj ve Dezavantajları

Avantajlar

· Suyu kimyasal herhangi bir madde kullanmaksızın arıtır.

· Günde 120 lt.den binlerce m3 e kadar sağlıklı ve güvenli içme ve kullanma suyu sağlar.

· İşçilik gerektirmez.

· Üretilmiş su maliyeti son derece düşüktür.

· Montajı kolaylıkla yapılır.

· Kendine özgü deposu ile arıtılmış suyunuzun uzun süre sağlıklı kalmasını sağlar.

Ters Ozmoz Sisteminin Dezavantajları

Sistemi Ön Şartlandırma

Ön Şartlandırma olarak adlandırılan sistem, TO cihazı besi suyunun, yani ham suyun, TO cihazına gelesiye kadar olan fiziksel ve kimyasal şartlandırmasıdır. Yukarıda anlatılan TO mambran sorunlarının en aza indirilmesi için TO ön şartlandırmasının doğru yapılması gerekir. Ön şartlandırmada suyun katılardan iyice arındırılması, yani iyi bir filtrasyon her TO sistemi için genel bir ihtiyaç ise de, filtrasyondan sonra yapılacak şartlandırmalar ham suyun kalitesine ve TO cihazının türüne göre çok değişir. Genelde, ön şartlandırma olarak aşağıda belirtilen işlemlerin biri veya bir kaçı beraberce yapılır:

· Asit dozajı ile suyun pH derecesinin düşürülmesi;

· Kostik (NaOH) dozajı ile suyun pH derecesinin yükseltilmesi;

· Su içinde bulunan gazların ayrılması;

· Suyun yumuşatılması;

· Suya antiskalant dojazı yapılarak TO membranları içinde kristallerinin oluşmasının önlenmesi.

Sistemi Son Şartlandırma

TO cihazı ile üretilen suyun pH derecesi ne olursa olsun bu su genelde çok koroziftir, çünkü su saflaştıkça korozif olur. Ayrıca, TO üretim suyunun kullanılması planlanan yerlerde bu derece saf su istenmeyebilir. Veya, TO üretim suyu bir sitenin veya şehrin boru şebekesine verilecekse, bu şebekede suyun bakteriler ile teması riski ile suya klor verilebilir. İşte bu tür nedenler ile TO üretim suyunun son şartlandırılması da istenir. Son şartlandırma her işletme için değişiktir. Hizmet verdiğimiz bazı işletmelerde rastladığımız TO suyu son şartlandırma türlerini sıralayalım:

· Kostik (NaOH) veya başka bir kimyasal dozajı ile suyun pH derecesinin yükseltilmesi;

· Suyun metallerde korozyon yapmasını önlemek amacı ile suya korozyon inhibitörü dozajı yapılması;

· Suya bazı mineraller dozajlanarak suyun belli bir proseste veya ürün imalatında kullanılması;

· Su içinde bulunan gazların ayrılması;

· Şehir şebekesine vermeden önce suya klor (sodyum hipoklorit veya kalsiyum hipoklorit) dozajı yapılması.

Gıda Sanayinde Proses Suyu Kalitesinin ve Su Hazırlanmasının Ürün Maliyetine Etkisi

Gıda sanayii işletmelerinde kullanılan suyun kalitesi gıda ürünlerinin kalitesini ve üretim maliyetini çok etkiler. SU gıda ürününün bir ham maddesi olarak kabul edilmelidir. Su kalitesine önem verilmeli ve sanayi yatırımında yalnızca üretim makinalarını değil Proses Suyu Hazırlama Sistemi de ayni titizlikle seçilmelidir.

1980’li yıllardan bu yana ülkemizde sanayileşme ve gıda ürünü ihracatı artmaya başladı. Şimdi 2003 yılındayız ve ihracat artışı devam ediyor, ancak “sanayici” gibi düşünme henüz her işletmede başlamadı. İlk kez sanayi yatırımı yapan bir kişinin, doğal olarak, hemen görmek istediği şey yatırımının üreteceği ÜRÜN’dür. 

Yeni sanayiciliğe soyunmuş bir müteşebbis için tabii ki Türkiye’de olmayanı üretmek ve “yoktan var etmek” çok önemlidir ve gurur vericidir. Bu hissi bakış açısı ile ürünün maliyeti tam olarak hesaplanamaz. Yeni bir sanayici, maliyet hesabında, yalnızca gıda ürünü için kullanılan ham maddeyi ve işçiliği hesaba koyar, ancak,genel gider gibi sayılan su, buhar, basınçlı hava, hatta elektrik gibi yan giderlerin ürün maliyetini ne derece etkilediğini hesaplamaz.

Günümüzde, hala birçok sanayide, bir ürünün imalatı sırasında bir birim ürün başına kaç ton su kullanıldığı, ne kadar buhar harcandığı ve ne miktar basınçlı hava tüketildiği hesaplanmıyor ve bu giderler maliyet muhasebesine girmiyor. Oysa, bir gıda ürününün maliyeti içinde buharın ve suyun yeri olmalıdır. Kaliteli su hazırlamanın ve işletmede kaliteli su kullanmanın ürün maliyetini nasıl etkilediğini daha iyi vurgulamak için birkaç değişik örnek verilebilir.

1. Örnek: Gıda sanayinde kullanılan otoklav ve pastörizasyon makinalarında kaliteli su kullanılmadığında metal ve cam ambalaj üzerinde oluşan kireç ve mineral lekeleri ambalajın görünüşünü bozar. Bu görünüşü düzeltmek için ek işçilik giderleri ortaya çıkar ve ürünün maliyeti artar.

2. Örnek: Kum filtresi kullanan işletmelerde, filtre içinde çoğu zaman işletmeye zararlı olan mikroplar ürer. Filtre içindeki bu canlılar işletme içinde istenmeyen noktalara kadar giderler ve ürün kalitesine zarar verirler. Ayrıca bu canlılar, dezenfeksiyon maksadı için suya verilen klor’u da tüketirler ve böylece klor kullanımını artırırlar. Kum filtrelerinin diğer bir sorunu da ters yıkama sırasında fazlaca su harcamasıdır. Kuyu suyu veya şehir suyu kullanan gıda işletmelerinin kum filtresi yerine, canlılara yataklık yapmayan ve ters yıkama sırasında çok az su sarf eden (diskli filtre gibi) filtreler seçmeleri işletme giderlerini azaltabilir.

3. Örnek: Kaliteli su ile beslenmeyen ve sıkça su kontrolları yapılmayan bir buhar kazanı içinde taşlaşma olacağından bu taşlaşma kazanın ısı verimini %50 lere kadar düşürür ve sonuçta, imalat sırasında çok miktarda buhar kullanan bir işletmenin ürün maliyeti çok yükselir.Buhar kazanı düşük iletkenlikte ve iyi yumuşatılmış su ile beslenmelidir.

4. Örnek: Otel, apartman, site gibi DOMESTİK işletmelerde kullanılmak maksadı için imal edilmiş olan otomatik su yumuşatma cihazları normal debide üç Bar kadar basınç kaybı yaratırlar, çünkü bu cihazlarda “çok yollu monoblok vanalar” kullanılır ve bu vanaların basınç kaybı çok yüksektir, sanayi için ekonomik değildirler. Fakat bu cihazların fiyatları ucuz göründüğü için Türkiye sanayinde çok yollu vanalı yumuşatıcılar kullanılıyor.Oysa, sanayi tesisleri için uygun olan yumuşatıcılar, yavaş hızlar ile çalışan ve tek geçişli (normal vana) otomasyon vanaları ile teçhiz edilmiş olan cihazlardır, bunların basınç kaybı bir ile bir buçuk Bar kadardır.

Günde 24 saat çalışan bir sanayi tesisinde, yüksek basınç kaybı yaratan Domestik Tip su yumuşatma cihazının işletme maliyeti çok yüksektir. Örneğin, saatta 50 ton debili bir su yumuşatma cihazı bir bar yerine üç bar basınç kaybı yaratırsa, bu cihazı besleyen pompanın motoru saatte 5,5 kWh daha fazla elektrik tüketir. Günde 20 saat ve yılda 300 gün çalışan bir işletme için saatta 5,5 kW fazla enerji kullanmak yılda 33000 kW daha fazla enerji demektir; bu enerjinin bugünkü bedeli yılda 2300 US Dolardır. Bu enerji israfı yerine “sanayi tipi”su yumuşatma cihazı satın alınması daha uygun olur.

Su yumuşatma cihazı satın alınırken satın alma fiyatı yanında işletme maliyetini de göz önüne almak doğru olur. Ancak, yumuşatma cihazı elektrik kullanmadığı için bu cihazın yaratacağı basınç kaybı satın alma sırasında gözden kaçabilir.

Çok uzun yıllar önce sanayi tesisleri kurmaya başlamış olan ülkelerin sanayi tarihlerinde tabii ki yukarıda verilen örnekler yaşanmıştır. Onlar da pahalıya mal olan dersleri almış oldukları için sanayide SU’yun ve Su Kalitesi’nin kıymetini artık öğrenmişlerdir. Tecrübeli sanayi ülkelerinde SU’yu “Ürünün bir Ham Maddesi” olarak kabul ediyorlar ve su kalitesinin işletmedeki önemini çok iyi biliyorlar. Bu nedenle, tecrübeli ülkelerde, ilk kuruluşta Su ve Su Kalitesi için köklü yatırımlar yapılıyor. Türkiye’de sanayi yatırımı yapan Batı ülkeleri yatırımcılarının SU’ya verdikleri önemi birkaç örnekle anlatılmıştır.

Piyasaya sunulan bir meşrubat içinde %90 üzerinde su vardır.Bu bilinmesine rağmen,meşrubat üreten bazı işletmeler ilk kuruluş sırasında su kalitesi ile ilgili araştırma düşük basınç kaybıyla çalışan Su Yumuşatma Cihazı yapmazlar. İşletmeye önce paslanmaz çelikten mamul pırıl pırıl ürün hazırlama makinaları gelir, tüm proses sistemi hazırlanır; tam deneme üretimi çalışmaları yapılacağı sırada, işletmede bulunan kuyu suyunun iyileştirilmesi için henüz hiçbir cihaz satın alınmadığı fark edilir. Zaten geç kalındığı için fazlaca araştırmaya zamanları da yoktur, olur olmaz birkaç cihaz satın alınır ve piyasadan şikayetler gelesiye kadar imalat uygun kalitede olmayan su ile yapılır.

Oysa, uluslar arası bir meşrubat sanayi kuruluşu, Türkiye’de yapacağı bir yatırım sırasında, su iyileştirme sistemi ve cihazları için 10 –15 sayfa uzunluğunda bir teknik şartnameyi önümüze koyuyor. Satın alınacak bir ters ozmos cihazı için dahi teknik detayları bize tek tek not ettiriyorlar. Bursa’da yapılan bir yatırıma Almanya’dan bir danışman mühendis davet edilmişti. Buhar kazanı yatırımına sıra geldiğinde Alman mühendis bir taraftan buhar kazanı teklifleri toplarken bir taraftan da su uzmanı bir şirket arayışına geçti. İşletmede bulunan teknik kadronun yardımı ile bize ulaşan Alman mühendisi ziyaret ettiğimizde elde etmiş olduğu buhar kazanı tekliflerini beraberce incelendi. Türkiye’den almış olduğu tekliflerde buhar kazanının imalat kalitesi ve referanslar çok sayfalı bir dosya olmasına rağmen buhar kazanı içine konacak SU’yun kalitesi ile ilgili yalnızca birkaç paragraf kadar bilgi vardı. 

Oysa, Almanya’dan alınmış bir buhar kazanı teklifi dosyasında, sayfaların yarısı kazan besleme suyu kalitesi ve işletme sırasında kazan suyunun kontrollerine aitti.

Bu yazıda ülkemiz sanayinin su kalitesine vermiş olduğu önemin şu andaki (yıl 2003) durumuna değinilmekte ve sanayide görevli teknik kadronun dikkati su kalitesinin önemi üzerine çekilmektedir. Her konuda iyiye ve kaliteye ulaşmak ancak tecrübeler ile olur. Ülkemiz sanayicisi ve teknik kadro pahalıya mal olan tecrübeler edindikçe Batı sanayiinde bulunan yüksek kaliteli su iyileştirme sistemlerinin gerekli olduğuna inanacaklardır. Bu gelişmenin hızlandırılarak milli kaynakların kaybının en aza indirilmesi için ülkemizde teknik kadroya görev düşmektedir . Özellikle sanayide görevli teknik kadro su kalitesinin gıda sanayi kuruluşu için çok önemli olduğunu öğrenmeli, “ücretini ödeyerek ”su danışmanı kullanmayı denemeli ve su kalitesinin sanayi için gerekli olduğu konusunda yatırımcıları ikna etmelidir. Teknik kadro, SU’yu önemsiz bir madde olarak değil de “Ürünün bir Ham Maddesi” olarak nitelendirdiğinde, doğru bakış açısını yakalayacak ve gıda sanayimizde su kalitesinden kaynaklanan sorunlar ortadan kalkacaktır.